Amin Maalauf, 'Çivisi Çıkmış Dünya' adlı kitabında modern medeniyeti niçin batılıların ürettiğine dair soruya verdiği cevapta batıda dini erkle siyasi erkin birbirinden ayrı oluşlarının altını çizer. Özellikle siyaset kurumunun Papalığa karşı halkın gözünde üstün olma arzusunu, buna mukabil Papalığın da siyaset kurumunun birçok dayatmasını mecburen kabul etmek zorunda kaldığını yazar Maalouf mezkur eserinde, Papalık nezdinde herhangi bir dini kabulün batı için geri dönülmez bir aşama sağladığını da not eder.
Anlaşılan Ortaçağ'ın o kasvetli, boğucu havası bu iki kurumun birbirine karşı üstünlük mücadelesi sayesinde kırılabilmiştir.
İslam dünyasında ise durum bundan çok farklıdır. Maalouf İslam dünyasında Papalığa benzer bir kurumun olmayışını gene bu dünya için dezavantaj olarak değerlendirir. Yıllarca bunun tersini savunurduk ama yanıldığımız ortada.
Şöyle ki;
İslam dünyasında din kurumu (ezelden ebede!) siyaset kurumunun içinde mündemiçtir. Dolayısıyla siyasetin daima açık müdahale alanındadır. Aralarında iktidar mücadelesi neredeyse hiç olmamıştır.
Sözgelimi siyaseten büyük bir boşluk olduğu anlaşılan 13. yy. Anadolu'sunda Yunuslar, Mevlanalar yetişebiliyor fakat birkaç yüzyıl sonra bir Molla Kasım (Ebussuud) çıkıp onları tekfir edebiliyor.
Yani bir kazanım (Yunus ve Mevlana bağlamında yobazlığın reddi) ilanihaye korunamıyor, ileriye bir adım atıldığında çok geçmeden geriye iki adım atıldığı görülüyor.
Nitekim bunu örneklemek için bugün olup bitenlere bakmak yeterlidir sanırım. Bugün Türkiye'de Atatürk aydınlanmasının bir hamlede unufak edildiğini açıkça görmekteyiz. Daha iki gün önce başvekilin paşalarından (bakan) biri ilahiyat mezunlarının iş sıkıntısının olmadığını ve olmayacağını diğer branşlara ise iş garantisi veremeyeceklerini beyan ediyordu.
Yani 21.yy. Türkiyesinde metafizik alanla ilgili (yani oldukça kaygan bir zemin, üfürmelerle dolu bir alandır metafizk alan/alem) bir okul okuduğunuzda işsiz kalmayacağınızın garantisini bir devlet bakanı veriyor ama aynı bakan fizik alanla ilgili okuduğunuz bir okul için iş garantisi veremeyeceğini söylüyor.
Unutmayın ki bu ülkede Yunuslar galip gelseydi ne böyle bir yazı yazılırdı ne de böyle bir bakanımız olurdu.
Sonuç...
Bizde de tıpkı batıdaki gibi din kurumunun siyaset kurumundan bağımsız bir temsil hakkı olsaydı ikisinin birbiryle mücadelesinden batıdakine benzer bir aydınlanma çıkabilirdi. sb 12/05/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder