18 Temmuz 2013 Perşembe

Kendimi tanıma ceht ve gayreti

"Hatadan  hakikate,  hakikatten de hataya geçilmezmiş. Ya da şöyle; yanlıştan doğruya doğrudan da yanlışa gidilmezmiş." Hint felsefesinde tabi, kaynak: Cemil Meriç
Bu görüşe göre doğrudan başka bir doğruya, yanlıştan da başka bir yanlışa geçilir.
 
Alain diye bir Fransız düşünür de  "Doğruya yanlıştan gidilir." der.
 
Hangisi doğru şimdi? Valla ben kendi nefsimde Hint felsefesindeki düşüncenin doğru olduğunu sanıyor/um/dum. 
 
Neden?
 
Çünkü hayatımın değişik evrelerinde farklı doğrularım oldu ve savunduklarımı da hep hararetle ve inanarak savundum. 
 
Daima daha iyiyi, daha güzeli, doğruyu arayan bir yapım var. Bir uçtan bir uca savrulmalarımın bir nedeni de hatta asıl nedeni de hakikatin zıt kutuplu olduğuna dair imanım. Evet, belki de tek şüphe duymadığım imanım bu benim.
 
Çeşitli zamanlarda değişik hislere kapıldım, değişik doğrularım oldu. Acaba ben bir doğrudan başka bir doğruya mı yoksa bir yanlıştan başka bir yanlışa mı savruldum bunca zaman? Benim için ivedilikle cevaplanması gerek en esaslı soru bu.
 
Son zamanlarda sanki hep bir yanlıştan başka bir yanlışa geçtiğime dair şüphe var içimde. Bir keresinde üniversitenden bir hocam bana 'sende kuvve-i hata var' demişti. Bir diğeri 'senin üslubun bozuk' demişti. Her neyse ama hakikat tarifimden ötürü de kendime haksızlık yaptığımı düşünüyorum.
 
Belki de Hint felsefesinin çeperinden kurtulup Alain'in dediğine kulak vermem gerek. Evet, doğruya yanlıştan gelmiş olabilirim.

sb23/06/2012

Hiç yorum yok:

İşte benim idarecilik maceram!..

İşte benim idarecilik maceram!.. Hani şair benim bir de İstanbul maceram var, der ya işte o hesap benim de idarecilik maceram var. Şairin ma...