16 Temmuz 2013 Salı

Öğretmenlere bir öneri (ceza infaz memuru olmadığımızı bilelim)

Ben 2001’den bu tarafa edebiyat öğretmenliği (ilk üç yılı Türkçe öğretmenliği) yapıyorum. Mesleğimin çeşitli dönemlerinde öğrenci dövdüğüm olmuştur. Fakat toplasanız bir elin parmaklarını geçmez. Ama zıvanadan çıktığım çok olmuştur.
Salt disiplin ve korku üzerine otorite kurmak istemem, beceremem de. İsterim ki öğrenci sınıfta kendini rahat hissetsin ve istediği zaman derse katkı verebilsin.
Öncelikle dersin yaşanan hayatla irtibatını kurmaya özen gösteririm. İşim gücüm meselelerimi samutlaştırarak/örneklendirerek anlatmak. Çoğul/çoklu okuma,  çoklu düşünme söz konusu oluyor derslerde. Fakat bazen (belki de çoğu zaman) ipin ucu kaçıyor.
Aynı anda herkesin aklına gelini söyleme isteği çoğu zaman sınıftaki ahengi bozuyor. Bazıları bu durumu kullanıyor. Bu da disiplin sorunlarını doğuruyor.
İşte her ne olursa olsun çok sinirlendiğim, kızdığım durumlarda kendimi “burası ceza infaz kurumu değil ben de ceza infaz memuru değilim” diyerek teskin ederim.
Faydası oldu mu, derseniz hem de çok derim.

sb 28/08/2012

Hiç yorum yok:

İşte benim idarecilik maceram!..

İşte benim idarecilik maceram!.. Hani şair benim bir de İstanbul maceram var, der ya işte o hesap benim de idarecilik maceram var. Şairin ma...