...
Köyümün insanı dindarlığı, tutumluluğu ve dürüstlüğüyle tanınır/dı. Öyle ki biraderlerimden birine tesadüfen tanıştığı bir hacı emmi şöyle diyecektir yıllar önce: O mübarek köye bir gidemedim.
Neden sözü köyümden açtığımı sorabilirsiniz.
Anlatayım…
Köyümüzde doğmuş, büyümüş bir imam büyüğümüz 2004 yerel seçimlerinde biraz da köyümüzün milletin nazarındaki olumlu intibaının rüzgârıyla ilçemize belediye başkanı oldu. Antrparantez belirtelim; köyümüzde okuyan çoktur, okuyanların da ekserisi imamdı/r.
Başkanın, çalışma arkadaşlarının çoğu (bunları seçerken pek itinalı davranmamış olacak ki) özellikle ahlaka mugayyir davranışları nedeniyle yüzümüzü kara çıkarmışlardır. Hatta kendisinin bile birtakım dedikoduları çıkmakta, doğru değilse dahi ‘bir şeyin şu’yu vukuundan beterdir’ fehvasınca halk nezdinde kredisini iyice tüketmiş bulunmaktadır.
Başkanın her ne kadar icraatlarını beğensem de durum yukarıda anlattığım gibi. Hoş herkes her türlü haltı yer ama kimse üstüne toz kondurmaz. Ne denmiştir bu durum için "kendi gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpü görür.”
Geçelim asıl mevzuya…
Mevcut iktidar din siyasetinde ve kendini mağdur pozisyonuna düşürmedeki başarısıyla büyük çokğunluğun oyunu alarak 3 dönemdir ülkeyi yönetiyor. Arkada 80 yılın ezilmişliği, hor görülmüşlüğü ve bunun oluşturduğu ötekileştirilmiş insan psikoloji var. Bütün bunların edebiyatını yaparak siyaset ürettiler. Sonuç, bence hüsran. Geçenlerde biri başbakanın adını şöyle yazmıştı: Re/cep.
Ceple ilgili sayısız örnekler verilebilir. Mesela yakınlarda bir sosyal paylaşım sitesinde şunlara yer verdim: “2003 yılında piyasa değeri 52 milyon dolar olan SEKA işletmesi yargı kararına rağmen YENİ ŞAFAK sahiplerine bakanlar kurulu kararıyla 1.1 milyon dolara satışı onaylandı. Peki, YENİ ŞAFAK gazetesi nasıl bir gazete? Başbakanı eleştirdi diye 15- 20 yıllık çalışanı Ali Akel'i kovan bir gazete... Hadi hayırlısı!”
Anlaşılmıştır ki 80 yıllardır hor görülenler, bağırlarından her şeyi eline yüzüne bulaştıran ve ayrıca işkembe-yi kübralarını şişirdikçe şişiren bir kadro çıkarabilmiştir.
Daha iyisini çıkarabilir miydi bu geniş halk kitleleri? Tabii ki… Hatta çıkarmıştır da: 54. Erbakan hükümeti. Ama ona da yeterli destek verilmemiş, çok geçmeden küresel güçlerin taşeronlarından biri (Çevik Bir) daha Amerika’dan dönmeden demokrasiye balans ayarı yaptık demecini vermiş ve akabinde Erbakan hükümeti istifa etmek zorunda kalmıştı. Kanaatim o dur ki bu toprakların gördüğü en faydalı hükümetti Erbakan hükümeti. Sebeplerini geçelim.
Sonuç: İki mirasyedi tipolojisi çizmeye çalıştım. Amma başarılı oldum amma başarısız. Takdir sizin…
sb 23/06/2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder