Türkiye Sol'unun aydınlanma ve Kürt meselesine bakışında çarpıklık olduğunu düşünüyorum.
Şöyle ki
Amerika bile egemenlik hakkını etnik kökene göre paylaşmamışken bu beyler ve hanımlar Türkiye'de egemenlik hakkının Türk ve Kürt halklarına eşit bir şekilde paylaştırılmasını talep etmektedirler. Zira Kürt sorununun ancak bu şekilde çözüleceğine inanmaktadırlar.
Bilindiği üzere bu görüşler Yugoslavya örneğinde iflas etmiştir. Birgül Ayman Güler'in verdiği bilgiye göre bugün Bosna-Hersek'te egemenlik Hırvat'lar, Sırp'lar ve Boşnak'lar arasında üçe bölünmüştür. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde her etnik unsur kendi cumhurbaşkanını seçmektedir. Tabi ülke yönetilememektedir.
Egemenliğin iki etnik unsur arasında paylaştırılmasının açmazlardan biri de diğer etnik unsurların da aynı talepte bulunduğunda ne yapılacağı?
Bence bu görüşler ülkeyi mevcut çıkmazdan daha büyüğüne götürür.
Çözümüm, kısaca mevcut durumun devamının sağlanması, bunda kararlılık gösterilmesi ve kürt halkının dil ve kültürünün ölmemesi için gerekli kültürel faaliyetlerin devlet eliyle desteklenmesidir.
Ortadoğu'da yalnız Kürtlerin ve Filistin halkının devletlerinin olmadığı bu sebeple bu iki halkın da devlet kurmaları gerektiği düşüncesi de sakat bir görüştür. Bu, Çerkez'lerin de devleti yok, buyursunlar topraklarımızda devlet kursunlar demekten farksızdır.
Aydınlanma meselesine gelince...
Halkımızın çoğunluğu muhafazakardır. Bu insanlara çağdaş dünyanın değerlerini sosyalizm, devrim vb. kelime ve kavramlarla anlatamazsınız.
Türkiye'de kimi sol hareketlerin devrimden bahsetmesi bana komik gelmektedir. Bu ülkede Cumhuriyet'in kendisi bir devrimdir zaten.
Geniş kitlelere, ülkeyi düşman işgalinden ve tecavüzünden kurtarmış olan Mustafa Kemal Atatürk'ü sevdirerek, yaptıklarını ısrarla anlatarak çağdaş dünyanın değerlerini kazandırabiliriz ya da bu kitleleri din tefecilerinin elinden kurtarabiliriz. Başka türlü gayretler bana boş gelmektedir.
Sb (canı istediğinde yazan)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder