20 Haziran 2018 Çarşamba

Hendek Kazıp Mehmetçiğe Kurşun Atanların Yanında Siyaset Üretenlere Cevabımdır

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Kürt sorununu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde mecliste milletvekillerinin oyuyla şeffaf bir şekilde çözecekmiş.

Biz de diyoruz ki (biz: Türkiye'nin kurucu felsefesine sahip çıkan ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü asla tartışmayanlar) kanla alınmış bu ülke - Nihat Genç gibi söylersek- İnce'nin bilmem neyi midir ki mecliste oya sunacak?

Öyle bir meclis ki Meclis-i Mebusan da olduğu gibi aslî unsur olan Türklerin alevere dalevereyle azınlık durumuna düşürüldüğü bir meclis...

Her karışı kanla sulanmış bu ülkenin bölünmez bütünlüğü demokrasi konusu olamaz.

Bugünlerde laik, seküler kesim, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP seçmeninin oyunu alabilmek için - mafya jargonuyla söyleyecek olursak- adeta kendi ayağına sıkıyor.

Kürt sorununun, egemenliği etnik temele göre bölüşmek demek olduğunu bir türlü anlamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar.

Suruç'ta seçim çalışmalarında çıkan tartışmanın dört kişinin ölümüyle sonuçlanması da gösteriyor ki Türkiye'de kültür seviyesi çok düşüktür. İktidarı etnik unsura göre bölüşmek ülkeyi kan gölüne çevirecektir.

Anladığım kadarıyla bir kısım laik, seküler kesimde Kürt meselesine salt  hümanist fikirler çercevesinde bir yaklaşım da söz konusu. Bu, şimdilik hayali muhal bir ütopya. Ne zaman ülke insanına dünya ölçeğinde bir eğitim verilir ve  gezegenimizin her yerinde 'dünya vatandaşlığı' bütün kimliklerin önünde bir değer olur işte o zaman bu kesimlerin arzularının bir geçerliliği olabilir.

Bazı zevat, bu düşüncelerimden hareketle ve bir kısım Kürtlerin bize karşı müsamahasız dil kullanmalarını hatırlatmam karşısında “Kürt faşistlerinin daha bilmem ne olduğuyla” ilgili cümleler kurmakta üstü örtülü veya açık olarak beni ve benim gibi düşünenleri Türk faşisti olarak itham etmektedir.

Şunu söyleyeyim.Ben bir kültür milliyetçisiyim, ırk ululayıcısı değil. Zira soyumun iki yüzyıl evvelinde hangi etnik unsura dayandığını da bilmiyorum. Bunun hiçbir önemi de yok. İstiyorum ki mevcut durum (iktidar gücünün ve vatanın laik temel üzere bölünmez bütünlüğü) bir Irak, bir Suriye olmamak için korunsun.

Hoş, PKK'nın yanına düşmektense bu kişilerce PKK'nın ve onun uzantılarının karşısında olmaktan dolayı bir faşist olarak görülmek gam değil...

Ve gene sözde çağdaş bu kişiler, Kürt sorunu söz konusu olduğunda ortaçağ zihniyetine teslim olduklarının farkında değiller.

Acaba, Avrupa, Amerika ha babam sınırları kaldırmaya çalışırken Ortadoğu'da ise etnik milliyetçiliği körüklemeleri niye?..

Ayrıca, sosyalist olduklarını iddia eden bu zevatın bir çelişkisi de Amerika'nın fiili destek verdiği ve silahlı gücüm dediği PKK ve PYD'nin Türkiye'de HDP tarafından dile getirilen söylemlerinin bir bağımsız demokrasi mücadelesi ve her ulusun kendi gelecegini tayin hakkı olduğunu sanması.

Bu, sözüm ona sevgi kelebeklerinin anlamadıkları ya da anlamak istemedikleri bir husus da bizim gibi ortacağ zihniyetini hala aşamamış bir ülkede fikirleriyle çok kanlı bir yıkıma yol açacaklarını bilmiyor olmalarıdır.

Çözüm...

Egemenliğin etnik ve dinî temele göre tartışılmadığı, eğitimde ortaçag zihniyetnin terk edildiği, uluslararası seviyede bir eğitim politikası ve dünya vatandaşı bir insan modeliyle zor olsa da biz bu sorunu da çözeriz.
Sb 20/06/2018 22.00

Hiç yorum yok:

Modern zamanların samimiyetsiz ilişkileri üzerine...

Her düşünceden, her görüşten çok sayıda arkadaşı olmak...Bana göre bu, köşeleri olmamak, demek olup şahsiyet yokluğunu gösterir.   Herkese m...