24 Ağustos-16 Ekim 1921 günlerinde süren Sakarya savaşına dalan Mustafa Kemal’den kurtulan Meclis akla sığdırılması güç sorunlarla uğraşmaya başladı.
Mecliste, neredeyse “Asr-ı saadete dönüldüğü sanısını verecek kararlar alınıyordu. İçki yasağı, kâğıt ve domino oyunu yasakları, kadmların peçeli olması zorunluluğu, süslü giyinme yasakları gibi şeyler önemli sorunlar olmuşlardı. Oturumların birinde, doktor bir üye evleneceklerin, evlenmeden önce, hekim muayenesinden geçmelerini teklif etmişti.
Bu teklif şeriatçıların sabrını taşırdı. Üyelerden biri okulların yeni kurulmuş Şer’iy- ye Bakanlığı’na bağlanmasını teklif etti. Okul programlannı Eğitim Bakanlığı ha zırlayacak, fakat bunlar Şer’iyye Bakanlığı’mn denetim ve onayından geçecekti. Üyelerin birçoğu okulların ve eğitimin Şeriat İşleri Komisyonu’nun onayından geçmesi teklifini de uygun buldu. Bununla sözde medrese-mektep ikiliği kaldırıla caktı; fakat bu, mektebin medreseye çevirilmesiyle de sonuçlanabilirdi.
Üyelerden biri, “Geri kalışımızın asıl nedeninin dünya işlerini din işlerinden ayırmak” olduğu nu anlatarak evkaf, şeriat, adalet ve eğitim işlerinin Şeriat Komisyonu’nun yetki alanına konmasını teklif etti.
465 yeni medrese açılması teklifi de kabul edildi; ne var ki o zamanki milli eğitim bütçesinde var olan okullara bile yetişecek kadar ödenek bulunmadığından bu 465 medrese açılmadı. Bu gibi kararlar Meclis’te tar tışmasız geçmemiş olmakla birlikte, kabul edilmişlerdir. Dinci özlemlerin doruğuna çok karılı evlenmeyi zorunlu yapma teklifinin tartışılmasında erişildi. Bir üyenin fes yerine kalpak giyilmesi takriri Meclis’i ikiye bölmüş, iki yan boyuna bağınrken Meclis Başkam, “Fes, kalpak zamanı değil; herkes ne isterse giysin” diye bağın- yor, gürültüler dinmiyordu. Zorunlu çok kanlı evlenme teklifinin gerekçesi ulusal savaşa yardımı olması için nüfusu artırma düşüncesi idi.
***
1 Kasım 1922’de Mustafa Kemal işte bu Meclis’in karşısına çıktı; tarihin unutamayacağı, bilimsel açıdan ölümsüz bir yapıt olan bir nutuk söyledi.
...Efendiler, egemenlik hiçbir ulusa hiçbir zaman ulemâ tartışmalarıyla verilmemiştir. Egemenlik hep güç kullanılarak zorla alınır... Türk ulusu elinden alınan egemenliği şimdi kendi eline almış bulunuyor. Bu bir gerçek. Önümüzdeki sorun bunun ulusun elinde bırakılıp bırakılmayacağı sorunu değil, sadece bu gerçeği ilân etme sorunudur... Burada toplananlar, herkes gibi bu gerçeği anlarlarsa mesele yok. Anlamazlarsa doğal olan nasıl olsa olacaktır; şu farkla ki belki birkaç kafa kesilecektir.”
***
Bu komisyon odasının bir ressama konu olmayışına şaşmaktan kendimizi alamıyoruz.
Aceleci ve taktik bilmeyen Mithat Paşa’nın tersi bir yaratılışta olan Mustafa Kemal ... (Saltanat ve hilafetin kaldırılması konusunda) Çağdaş Türkiye Tarihi, Niyazi Berkes
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder