11 Ekim 2024 Cuma

İşte benim idarecilik maceram!..

İşte benim idarecilik maceram!..


Hani şair benim bir de İstanbul maceram var, der ya işte o hesap benim de idarecilik maceram var.


Şairin macerası 995'de başlamış benim ki Eylül 2022'de.


Şairin macerası bir aşk hikayesine dönüşüyor, benimki hak hukuk mücadelesi oluyor.


Eylül 2022'de Y. Anadolu Lisesinde müdür yardımcılığı görevine başladım.


Önce neden idareci olmak istediğime dair birkaç kelam etmem gerekiyor. Gördüğüm kaypaklıklar, iki yüzlülükler ve hukuksuzluklar sebebiyle girdim bu işe. Dedim ki bu makamlara daha doğru düzgün insanlar gelmeli, yoksa konuşmamalı. Ama neylersin ki eyleme geçirdiğim düşüncelerimi uzun süre uygalayamadım. 


İdarecilikten tümden vaz mı geçtim? Evet, biraz öyle oldu. İki nedenden vazgeçtim. İlki haklının yanında yer almayan üst yöneticilerle çalışacak olmam, diğeri sorumluluğun ve iş yoğunluğunun oldukça fazla olması.


Peki idarecilik maceramı neden yazdım, yazmasam olmaz mıydı?


Aslında yazmaya karar vermem tütüncüden kalem kağıt alıp yazan, yazmasam deli olacaktım, diyen hikâyecinin hissiyatını duymam nedeniyledir. Bunca yaşanmışlık, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalış ve verdiğim onurlu mücadele bana en azından yazıp rahatlama hissi veriyor.


Birilerinin ibret alması hususu beni aşar. Belki bu yazıyı okuyan kimi insan daha bu görevlere talip olmadan korkacak, vazgeçecek kimi insan da nelerle karşılaşacağını bilerek bu maceraya girecek ve daha temkinli yol alacak.


Şüphesiz bu bir başarı hikayesi değil ama onur duyduğum bir hikaye. Her şeyden önce iyi bir sınav verdiğimi düşünüyorum. 


Aşağıda detaylandırdığım olaylardan sonra ahlaki ilkelerimden vazgeçmeden bu görevi sürdürmemin mümkün olmadığını iyice anladığım ve daha rahat bir ortamda mücadele vermem gerektiğini düşündüğüm için Kasım 2023'te müdür yardımcılığı görevinden istifa ettim.


Okul müdürünün (MA) hiç itiraz etmeden onaylamamı istediği haksız ve hukuksuz fiillerinden bazıları:


1.Yapılmayan egzersizlere ek ders tahakkuk ettirmesi. 


Bunun yanlış olduğunu her fırsatta dile getirmeme rağmen 5 öğretmen hiç egzersiz yapmadan bir yıl boyunca ücret aldı.


Hatta egzersiz saatinde bir öğretmeni (GZ) neredesiniz hocam, diye telefondan aradığımda evdeyim, cevabını vermiş egzersizi olduğunu söyleyince bozulmuş hocam, sen idarecilik yapacak adam değilsin, demiştir. 


2. Müdürün il dışına resmi izin olmadan tatil amaçlı çıkıp kendine ek ders tahakkuk ettirmesi. (İki farklı zamanda toplam 10 gün. Bu hesaba hafta sonu kurslarda görevli idareci oluşu da dahil.)


Bunu güya müdür ve müdür yardımcısı olarak sorunlarımızı konuşmak ve çözmek için toplandığımız bir günde okul öğretmenlerinin büyük çoğunluğunun olduğu bir ortamda söylediğimde hiç yüzü kızarmadı, ben sana telefonda kendi hesabımdan resmi yazı yazdırdım, yani okulda gözüküyorum, dedi. Bir tane öğretmen de müdür bey, bunu nasıl yaparsınız, demedi.Gene okul müdürü (MA) konuyla ilgili rahatsızlığımı dile getirdiğim başka bir gün daha önce çalıştığı yerlerde yaz tatillerinde müdür yardımcılarını iki ay memleketlerine tatile gönderip ek derslerini eksiksiz tahakkuk ettirdiğini anlattı.)


3.Müdürün hafta sonu DYK kursunda öğrenci olmadığından işlenemeyen derslere ek ders tahakkuk ettirmesi.


Olay şöyle başladı. 2023 Ekim sonu veya Kasım'ın ilk haftası. DYK'da kursu olan bir öğretmen (FY) öğrenci olmadığından ders işleyemedi ve arabasına bindi gitti. Sınıfa gittiğimde defteri ders işlenmiş gibi doldurduğunu gördüm. Bu durumda ne yapacağını gelip sorması beklenir ama sormadı. Konuyla ilgili okul müdürü MA'yı aradım, ne yapayım, diye. Okul müdürü de ara, ders bitene kadar okulda

duracak, dedi. FY'yi aradım, bilgilendirdim. O da bir sonraki sefere ders bitene kadar okulda bekleyeceğini söyledi.


Bu konuyu tecrübeli idarecilere sorduğumda biz öğrenci yoksa ödeme yapmıyoruz, dediler. Ardından mevzuatı inceledim. Mevzuat fiilen ders işlenmesi gerektiğini aksi takdirde ödeme yapılmayacağını açık açık yazıyor. Ben de mevzuatın bu açık hükmünü uygulamaya karar verdim. Tam iki hafta okul müdürüne anlattım durdum. Okul müdürünün cevabı hocam, bırak, adamlar telafi ediyorlar, oldu. Nasıl telefi ettiklerini sorduğumda proje hazırladıklarını söyledi.


Ben doğru bildiğimden şaşmam ve vazgeçmem. Öyle de yaptım.


Sonunda işlenemeyen dersleri işlenmiş gibi sisteme girmeyeceğimi belirttim. 


Zurnanın zırt dediği yer burası oldu. Bir pazar sabahı kurs başlamadan hemen önce (o gün okul müdürü kursta görevliydi) "Arkadaşlar kursta öğrenci yoksa deftere kursta öğrenci olmadığından ders işlenmemiştir yazın ya da boş bırakın." diye mesaj attım. Bunun üzerine dindarlığını ya da dini darlığını her fırsatta gözümüzün içine sokan bir öğretmen tarafından (OZ) WhatsApp mesajıyla tehdit edildim: "Öğrenci olmasa da ücretimi kesemezsin. Bu son uyarım aksi takdirde ay sonunda seninle yüz yüze görüşeceğim." dedi. Bu şahsa tamam yüz yüze görüşelim, dedim. Dindar/ dini dar kurs öğretmenlerinin biri hariç (HK) hepsi (MÖ, BS, AA) sosyal demokrat kurs öğretmenlerinin de tamamı (GZ EE MY AA) bu şahsın mesajını beğenerek onaylamıştır.


Bu mesajlaşmanın ardından okul müdürü beni aradı, tam 1 saat geri adım attırmaya çalıştı. Ona, gerekirse istifa ederim gene DYK'daki boş derslerin ücretlerini sisteme gerçekleştirme görevlisi olarak girmem, dedim. Bu sefer istifa etmem için baskı yaptı.


Olayın akşamında bu mesajı atan öğretmen beni aradı, açmadım. Sonra tekrar mesaj döşenmiş. Gece uyuyamayacağından bahsetmiş bir de işim olduğu için telefonu açmadığını varsayıyorum, diye yazmış.

 

Bu son yaptığı küstahlıktan sonra "yarın benim hakkımda işlem başlat, ben senin hakkında işlem başlatacağım." dedim ve şahsı engelledim.


Ertesi gün DYS'den mevzuatın sağlıklı bir şekilde uygulanma imkanı kalmamıştır, diye yazıp WhatsApp mesajını ve beğenileri de ekleyerek işlemi başlattım.


Gene aynı gün ilçe müdürüyle (AT) görüşmeye gittim. Biz de seni çağıracaktık, müdürün sabah buradaydı, okul öğretmenleri senin hakkında görüşmeye geleceklermiş, dedi ve bana boş kadro olan okulları söyledi. Ben de durumları anlattım, mevzuatın sağlıklı bir şekilde uygulanma imkanı kalmadığından söz ettim ve konuyla ilgili işlem başlattığımı ekledim. Bana öğretmenliğe dönmem için boş kadro olan okulları söyledi. Bir ara abdestli ağzıyla konuştuğunu ifade etti. Bunun üzerine ben de abdestli ağızla konuştuğunuzu söylüyorsunuz ama ek ders hırsızlığı yapılıyor, buna ses çıkarmıyorsunuz, en son siz onaylıyorsunuz, dedim. Bana ben nereden bileyim, dedi, bana yazmanız gerekir, diye de ekledi. Ben de işte söylüyorum, yapılmayan egzersizler, müdürün tatile gidip ek ders alması, en son kursta işlenemeyen derslere ek ders ödenmesi. Adamlar ek dersimizi kesemezsin diye tehdit ediyorlar, dedim ve müsade istedim.


Ardından okula gittim. Müdür, odasına çağırdı.Beni her fırsatta eleştiren her şeyi bilen (!) okul müdürü elektronik imzayla yazdığım dilekçeyi formata uymadığım gerekçesiyle geri gönderdiğini söyledi. (Dilekçe giriş kısmında ad, soyad, çalıştığı kurum vs. bilgiler eksikmiş!..) Merak etme dedim henüz vermedim ama senin hakkında yazdığım dilekçede formata uydum, diyerek geri gönderdiği dilekçeyi formata uygun olarak düzeltir geri gönderirim, dedim ve çıktım.


Çok geçmeden müdür, odama geldi ve dilekçeyi geri göndermemem için 1 saat beni ikna etmeye çalıştı. Ben de istemeyerek de olsa kabul ettim.


Bu arada şunu belirteyim: Kurslarda iki ay görev aldım.Biraz inceleme fırsatım oldu. DYK'larda öğrenci listeleri gerçeği yansıtmıyordu, öğretmenlere yoklama aldıramadım. Kim kime durumu vardı. İlçe müdürü ve şube müdürü kursu ziyarete geldiğinde yoklama listesi istediler veremedim. Sayı çok düşük, dediler (malum en az 16 öğrenciyle kurs açılabiliyor. Bu sayı düştüğünde kursların kapatılması gerekir.) Ne yapalım, kursları kapatalım mı, dediğimde yok hocam, devam etsin, dediler, dersanelerin çok pahalı olduğundan bahsettiler.

***

Yukarıda zikrettiğim üçüncü konunun ardından durmadılar, mevzuata açıkça aykırı olmasına rağmen gerçekleştirme görevlisi yetkim yetkisizce elimden alındı, bir öğretmene verildi.(Bu görevi kabul eden öğretmen hangi akla hizmet kabul etti, anlaşılır gibi değil! Bu müdür karşısında bu kadar mı çaresiz bu adamlar? Bu kişi hakkında daha fazla söz söylemeye gerek yok!..)


Bu olaydan sonra sorumluluk reddiyle ilgili bir dilekçe kaleme aldım. ( Bu süreçte yaşanan her şey okulun DYS sisteminde bütün belgeleriyle kayıtlıdır.)


Sorumluluk reddiyle ilgili dilekçemden sonra okul müdürü daha önce kimini suç ortağı yaptığı kimini minnet altında bıraktığı 15 öğretmene aleyhimde dilekçe verdirmiş. Sanırım yağma düzenlerini bozmuşum!..Kısaca kumpasa geldim. Bunu tesadüfen öğrendim. 


***

Tesadüfen derken...


Yaşananların ardından üzerimdeki mobing iyice artmıştı. 28 Kasım 2023'te okulda iki öğretmenin görevli izinli, iki öğretmenin de raporlu olduğu bir gün iş yoğunluğundan çok bunalmıştım. Biraz dinlenmek istedim. Ya rapor alacaktım ya da izin kulanacaktım. İzin hakkım olduğu için izin kullanmak istedim. Okul müdürüne isteğimi mesajla bildirdim. O da tamam, dedi. Evrak defterlerinden numara almak istedim. Okul içi memur olarak görev yapan müstahdem (HA)"hocam izninizi ben giriyorum." deyip defteri vermek istemedi. Ben de ver, ben girerim, dedim, çektim aldım elinden defteri. Okul öğretmenlerinin dilekçelerine art arda numara verildiğini gördüm. 


Peki bu dilekçe numaralarını görünce ben ne yaptım?


Hemen dilekçe sahiblerinden birini (EÖ) aradım. Beni müdüre yönlendirdi. Müdürü okulda olmadığından aradım. (Beraber çalıştığımız dönemde müdürün mesaisi genellikle 16'da biter, cuma öğleden sonra ise çoğu zaman okula gelmezdi.) Dilekçelerin ne ile ilgili olduğunu sordum. Bana, sana ceza aldıracağım, şöyle yapacağım, böyle yapacağım, diye konuştu. Ben de tamam ben de sizin hakkınızda işlem başlatacağım. Göreceğiz kim kime ceza aldıracak dedim ve telefonu kapattım.


Bu süreci neden gizli yürütmek istediler?


Bunu ben de bilmiyorum. Anlaşılan o ki beni gafil avlamayı düşünmüş, haberim olmadan hakkımda soruşturma açılarak görevden alınmamı amaçlamış olabilirler.


Gerekçe hazır: İş barışını bozmak. 

 

Peki nasıl bozuyormuşum? 


Bilmiyorum.


Tek suçum mevzuatı uygulamak, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak, birilerinin haksız kazanç elde etmesine mani olmak... Kısa bir hesap yaptığımda bahsettiğim hususlarla ilgili toplamda 100 bin lirayı aşan ek ders yolsuzluğu yapıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu hesaba beni kurslarda görevlendirmediği yılın haksız ödemeleri dahil değildir. Çünkü haftasonu kurslarına öğrenci gelmediğinden hatta bir hafta sonu hiç öğrenci olmadığından söz ediliyordu.


Bu süreçte bana haksız kazancı engellememden dolayı teşekkür edileceğine kötü adam ilan edilmek memleket adına üzüntü verici bir şey. Neden? Çünkü karşımızdaki insanlar bu ülkede yıllardır insan yetiştiriyorlar. 

Kanaatimce bu bir istatistiksel veri. 25 öğretmenin olduğu bir okulda 15 kişinin ek ders hırsızlığına dur dedikten sonra hakkımda şikayet dilekçeleri yazması inanılır gibi değil.


İnsan utanır. Tabi utanma duygusu varsa, kaldıysa!.. Ne anlatacaklar bunlar çocuklarına? Biz hak etmediğimiz üç kuruş fazladan parayı alabilmek için adam harcardık mı, diyecekler?


***

Ne derlerse desinler biz konumuza dönelim.


Ertesi gün (29 Kasım 2023) dediğimi yaptım ve sekiz sayfada yaşananları bir üst makama sundum. Aynı günün akşamında da (mesai bitiminde) gene aynı makama istifamı sundum. Amacım açılacak soruşturmada daha rahat mücadele edebilmekti. Ama karşımda benimle dürüstçe mücadele edecek kimseyi görmedim.


İlçe müdürü (AT) makamına çağırdı.Önce aba altından sopa gösterdi, masasında 15 öğretmenin dilekçesi olduğunu söyledi, sonra makamın mehabeti, dedi, dilekçeni geri çek, biz seni tanımayız, o arkadaşımız, dedi. Arkadaşına bir zarar gelmesinmiş vs. 


Dedim ki 15 değil 115 dilekçe olsa ne olur, hırsızlık yapmadım, ahlaksızlık yapmadım. Bu sözüm karşısında şube müdürü (AD) orası öyle canım, dedi babacan bir tavırla.

 

Sonra öğrenciler bu işten zarar görmesin, öğretmenlerden bir talebim yok, ama müdür MA benden özür dileyecek, dedim. Önce, olmaz öyle şey, dedi ilçe müdürü. Ben dilekçem işleme konulsun, dedim ve kendi ifadeleriyle "mehabetli makamdan" ayrıldım. Ardından telefon üstüne telefon... Hayırdır, dedim ne oluyoruz? Gel, müdür dilekçeni geri çekmen karşılığında senden özür dileyecek, dediler. Gittim, özür diledi ama kabul etmedim, işlemler devam etsin, dedim. Çıkarken ilçe müdürü hocam, istifa dilekçeni geri çekebilirsin, dedi. Yok hocam ben bunlarla çalışamam, dedim. Sonra bu malum şahıs kapı kapı dolaşıp dostları devreye soktu ve ben de lanet olsun deyip vazgeçtim.


***

Şimdi güç karşısında hazır ola geçen 

bu 15 kişi hakkındaki değerlendirmeme gelecek olursam...


Sözde egzersiz yapan ve hafta sonu kursu olan öğretmenlerin doğrudan çıkarlarına dokunmuş olmam onlar hakkındaki değerlendirmemi kolaylaştırıyor.


Öncelikle seninle ay sonunda görüşeceğim diyen sahte kabadayı (OZ) için birkaç kelam edeyim: Bu cengaver bir öğrenci velisine artistlik yapmış ve karşılığını çok sert almıştır. Cengaverimiz ise çareyi söylene söylene mekanı terk etmekte bulmuştur.


Bir diğeri (MÖ)milliyetçi muhafazakar geçinir ama gel gör ki Cuma Bayrak Törenine okulda bulunduğu halde katılmaz. Katılmadığını insanın gözünün içine sokar. Şöyle ki tam tören biter, herkes dağılır, benim mesaim henüz bitmemiştir. İçeri girecekken bu beyefendi de dışarı çıkar ve karşı karşıya geliriz. Bu defalarca tekrarlanmıştır.


İşte böyle dostlar. Böylelerine ele verir talkını/telkini kendi götürür salkımı, derler.


Dilekçe sahiplerinden birinin (İA) DYK'da yeterli sayıda öğrencisi hep olmuştur. Onun dilekçe vermedeki amacı tam olarak neydi, kestirememekle beraber sevgili müdürünü kırmak istememesi aklıma gelen nedenlerinden biridir. Neden kırmak istemediğine gelince çünkü branşında tektir ve ders saati her sene 29-30 saat olarak ayarlanır. 31 olduğunda bir norm daha açılacağı için cukkasının düşmesinden korkmaktadır.


Bir diğeri EE...


Kurs açması mümkün değilken gerçeği yansıtmayan listelerle kurs açması sağlanan bir öğretmen. Bu kadar basit gerekçeyle hakkımda dilekçe vermeye ikna olmasını anlayamam.


Bir diğeri FY...


O kadar salla pati iş yapar ki okula sunduğu resmi evraklarda başka illerdeki okulların ve öğretmenlerin isimleri vardır. Okulda dersi varken tanıdığı bir arkadaşıyla sohbete dalar ve 40 dakika derse girmez. Ayrıca öğrenci olmadığı halde kurs defterine ders işlenmiş gibi imzalar ve görevli kurs müdür yardımcısına haber vermeden çeker gider. Sorulduğunda hakkımda bula bula sadece bunları mı buldun, der pişkin pişkin.


Bir diğeri MY...


Sınıfta kalacak öğrencilerin durumu görüşülürken çen çen konuşan, müdür yardımcısı olarak söz aldığımda Sabri hocam senin o sınıfa dersin yok sen konuşma istersen diyecek kadar saygısızlaşan, daha sonra kendisinin de o sınıfa dersi olmadığı anlaşılan, içki içtiği için komaya giren öğrenciye disiplin kurulunda ceza verilmemesi için çalışan ve bütün bunlarla zıtlaştığım bir kişi. Dahası da var ama kalsın!..


Bir diğeri AA... 


Hayatımda bu kadar şımartılmış ve dolayısıyla bu kadar küstah bir öğretmen görmedim. Hafta sonu kurslarında yoklama almaz, defteri imzalamaz. Kendisini üniversitede zanneder. Sınıfta öğrenciye sebepsiz hakaret eder ama üstüne üstlük bir de öğrencinin cezası almasını sağlar. Bütün bunlar benim tasvip edemeyeceğim şeyler tabii.


Bir diğeri BS ...


Nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmekte tereddüt etmez. Kurslarında genellikle iki kişiden fazla öğrenci olmaz.


Bir diğeri GZ...


Yukarıda belirttiğim gibi beni çalıştığı kurumda müdür yardımcılığı için teşvik eden ama yapmadığı egzersizleri sorguladığım için bana "hocam sen idarecilik yapacak adam değilmişsin." diyen eski dost!..


Kimse kimin dost kimin düşman olduğunu sınamadan anlayamaz.


***"


Bunların dışında birkaç öğretmen de aleyhimde dilekçe vermiş. Gene basit menfaatler söz konusu diye düşünüyorum.


Onlardan biri (MT), 8 saat dersi olduğu bir gün annesini hastaneye götürür. 30 saat dersi olan bu kişinin o gün 8 saat ek dersi kesilmesi gerekir. O da ne? Tek bir saati bile kesilmez. Sevgili müdürü jest yapmıştır, arkadaşa. Bu durumu fark edip kendisine söylediğimde bozulmuştur, kendileri. 


Sonra bu durumların önüne geçmek için müdürün karşı çıkmasına rağmen ayakta tedavi beyan belgesi doldurup ek dersleri kesme yoluna gittim.

 

Araştırılsın benden önce tek bir ayakta tedavi beyannamesi doldurulmuş mu? Gösterilemez.

***

Bir diğeri (CS), rehber öğretmeni olduğu sınıfın okul dışında içip okula gelmiş ve okulda komalık olmuş öğrencisine disiplin cezası verilmesin, diye odama birkaç kez gelmiş her defasında olumsuz yanıt almıştır.

***

Gene hakkımda dilekçe veren bu konuların hiçbir yerinde bulunmayan iki öğretmenle (ZB, BEÖ) hiçbir hukukum olmadı. Herhalde gözümün üstünde kaşım olması rahatsız etti bu kişileri ya da sevgili müdürlerini (!) kırmak istemediler! Niye kırsınlar, mazallah sevgili müdürleri ders programını kötü yaparsa halleri nice olur!..

***

Bunlardan başka aleyhimde dilekçe verenler arasında 4 gün önce öğretmenler günümü kutlamış genç/cevval(!)(ES) bir öğretmenin de bulunması evlere şenlik bir durum. Dilekçelere gelen evrak defterlerinde sırayla numara verilmiş olduğunu görünce ilk bu genç cevval arkadaşı aradım, dilekçelerin konusu nedir, diye. Beni sevgili müdürüne yönlendirdi. Müdür beye sor hocam, dedi. Görüyor musunuz ne şahsiyetli (!) bir arkadaş, sevgili müdüründen izinsiz kendi dilekçesinin neyle ilgili olduğunu bile söylemiyor!..

***

Bir diğeri yukarıda bahsettiğim gerçekleştirme görevlisi yapılan öğretmen. (TT) Onunla ilgili fikrimi izhar ettim zaten.


***

Neyse... 


İşte bu 15 öğretmen müdürün bir komutuyla müdür yardımcısı aleyhinde dilekçe verir.

 

Başka bir komut "dilekçeler geri çekilecek." 


Bu sefer komutu verenin yani müdürün tek bir imzasıyla dilekçeler geri çekilir.


İçlerinden biri de çıkıp "ben dilekçemi çekmiyorum, bu adam falanca gün bana yan gözle bakmıştı, ben o bakışı bilirim, hımm..."diyemez? 


Adamlar sanki iradeleri yokmuş gibi davranırlar.


Onlar adına üzgünüm diyeceğim ama demiyorum. Bu şahsiyet yokluğu onların ömür boyu alınlarında kara leke olarak kalsın!..


Siz siz olun dostlar kimsenin adamı/suç ortağı olmayın. İster makam, mevki için olsun ister çıkar için, farketmez, doğruluk ve dürüstlükten asla vazgeçmeyin.


***


Bir teşekkür...


Kurs ve egzersiz öğretmenlerinden iki öğretmenin (HK, TD) dilekçe vermediklerini gördüm. Müdürün komutunu ne sebeple geri çevirdiler, bilmiyorum. Ama şahsiyetli davrandıkları kesin. 


Ayrıca hakkımda dilekçe vermesi istenilen ama vermeyen öğretmenlerin de olduğunu tahmin ediyorum. Benim için onlar insandan umudu kesmemek gerektiğini gösterdiler.


Bir teşekkür daha...


Okulun hizmetlisi üç arkadaş (DK, EA, ÖÖ) yeni görev yerimde beni ziyarete geldiler. Gelemeyen iki arkadaş da selam gönderdiler. Müdüre rağmen bunu yapmaları ne kadar kadirşinas olduklarını gösterir. Kendilerine şükranlarımı sunuyorum.


***

Gelelim müdür MA'ya...


Nasıl biri olduğu ortada zaten.


İlahiyatçıdır kendileri. 


Odasında siyasi görüşünü insanların gözüne sokacak poster asılıdır.


Hukuk bilmez, hakka hukuka da inanmaz.


Güç karşısında susta durur. 


Amirlerini çok iyi karşılar, onların etrafında pervane olur. Hatta onlardan biriyle (il müdürü) taa nenesinin kızlık döneminden tanış çıkmaya çalışır!..


Güç karşısında susta durur demiştim...


İşi öğretmen tartaklamaya vardıran öğrenciye ceza veremez, öyle ki öğrencinin velisini pışpışlar çünkü veli güçlüdür. Bu olayda benim tavrım nettir. Öğrenci velisinin yanında bu olay bizi aşar, dosyayı ilçe disiplin kuruluna göndeririz, dedim kestim attım. O gün akşam öğrenci apar topar il dışında bir özel okula nakil gitti.


Gene belirlenen not ortalamasını tutturamayan öğreciler sınıf tekrarı yapacak, denir. Bu durumda yukarıda işi öğretmen tartaklamaya vardıran öğrenci de kalması gerekir. Ama o da ne bir bahane uydurularak bu öğrenci sınıf geçirtilir. Bu durumda gene olan sesi çıkmayan ailelerin çocuklarına olur.


Gelelim zayıf karşısındaki tutumuna... 


Her ne kadar papuç bırakmasam da bana yaptıkları 

29 Şubat 2024 Perşembe

Bu memeleketin kolay kolay değişmeyecek gerçekliği!..

 Şimdi ne görüyorum? Anadolu... Düşmana akıl öğreten müftülerin, düşmana yol gösteren köy ağalarının, her gelen gasıpla bir olup komşusunun malını talan eden kasaba eşrafının, asker kaçağını koynunda saklayan zinacı kadınların, frengiden burnu çökmüş sahte sofuların, cami avlusunda oğlan kovalayan softaların türediği yer burasıdır.

Burada, bıyıklarını makasla kırptı diye nice fikir ve ümit dolu Türk gencinin kafası taş altında ezildi. Burada, yüzü düşmana dönük, nice vatan mücahitleri savundukları kimselerin eliyle arkadan vuruldu. Burada, milli timsalin, milli bağımsızlık sembolünün yolu kaç defa kesildi ve kaç defa oturduğu şehrin etrafı isyan silahlarıyla çevrildi. Burada, ben, vatan delisi millet divanesi; burada, ben harp malulü Ahmet Celal yapayalnızım.
Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin! Bu viran ülke ve yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun.
Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı; aydınlatamadın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı! İşletemedin. Onu, hayvani duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi biti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin? Bu ısırganları, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarına batacak. İşte, her yanın yarılmış bir halde kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.
Yaban-Yakup Kadri

Dücane'den alıntılar

 Karbonhidrat miktarı yüksek yapıtlar hamur işi gibi hızlı tokluk yaparlar ama çabuk acıktırırlar. Dücane

"İlmi aklından fazlaydı." Nedim 9.yy sahafı

Bazılarında bilgi var düşünce yok bazılarında ise düşünce var bilgi yok. Dücane

Balzac'ın 100'den fazla romanı içinde granitten saraylar olduğu gibi samandan kulübeler de vardır. C. Meriç

"Biraz zafer hasar ister." Dücane


İşte benim idarecilik maceram!..

İşte benim idarecilik maceram!.. Hani şair benim bir de İstanbul maceram var, der ya işte o hesap benim de idarecilik maceram var. Şairin ma...