İnançlara saygı duymak oldukça sorunlu gözüküyor. Adam inancına göre
seni kesmek isteyebilir bu durumda söz konusu inanca saygı duyulur mu, duyulamaz. Unutulmamalı ki insanın
bizatihi kendisi saygıdeğerdir inancı ve fikirleri değil
Düşünme ve düşündüklerini ifade etme özgürlüğü inanç özgürlüğü adına kısıtlanabilir mi? Buna da asla diyorum. İnanç hakkında her türlü eleştiri yapılabilir. Buna rağmen insanların istediklerine inanma hakları vardır.Bu eleştirilerden hareketle inancımıza saygısızlık yapılıyor diye de ifade ve düşünme özgürlüğü sınırlandırılamaz.
Galiba Türkiye'de inanma hakkı anlamındaki inanç özgürlüğü ifade özgürlüğünü kısıtlayan bir algıyla oluşmaktadır.
Soru: İmdi ülkemizde bir vatandaş islamın kadını ikinci sınıf insan konumuna indirgediğini söylese ve iddiasını ayetlerle ortaya koysa bir diğeri de çıkıp inancıma hakaret ediliyor diye adamı mahkemeye verse ne olur?
Cevap: Mahkemenin nasıl sonuçlanacağını büyük ölçüde konjonktür belirleyecektir. Bununla beraber davaya bakacak hakimin bu iki kavramı birbirinden ayırt edebilecek bir nosyona da sahip olması gerekir.
Sanırım Türkiye'de bu iki kavramın nelere tekabül ettiğini bilen insan sayısı çok az, buna hukukçular da dahil.
Öyle anlaşılıyor ki laik bir devlette kendi sünni inancını (sanki herkes aynı inancı paylaşıyormuş gibi) 75 milyon insanın çocuklarına okullarda dayatanların da bu kavramları yeterince bilmediği ortada. Bilselerdi söz gelimi ben istemediğim halde çocuğuma anaokulunda suyu nasıl içeceği (bismillah ve elhamdülillah diyerek) öğretilmezdi.Bu imam hatipte olabilir ama başka okullarda asla olmamalı...
Son söz...
Okul çağındaki çocuklarımızın insanların ne idüğü belirsiz inançlarına değil düşünmeyi öğrenmeye ihtiyaçları var. Ancak bu sayede kavramların yerli yerine oturacağını düşünebiliriz.
sb15/01/2014
Galiba Türkiye'de inanma hakkı anlamındaki inanç özgürlüğü ifade özgürlüğünü kısıtlayan bir algıyla oluşmaktadır.
Soru: İmdi ülkemizde bir vatandaş islamın kadını ikinci sınıf insan konumuna indirgediğini söylese ve iddiasını ayetlerle ortaya koysa bir diğeri de çıkıp inancıma hakaret ediliyor diye adamı mahkemeye verse ne olur?
Cevap: Mahkemenin nasıl sonuçlanacağını büyük ölçüde konjonktür belirleyecektir. Bununla beraber davaya bakacak hakimin bu iki kavramı birbirinden ayırt edebilecek bir nosyona da sahip olması gerekir.
Sanırım Türkiye'de bu iki kavramın nelere tekabül ettiğini bilen insan sayısı çok az, buna hukukçular da dahil.
Öyle anlaşılıyor ki laik bir devlette kendi sünni inancını (sanki herkes aynı inancı paylaşıyormuş gibi) 75 milyon insanın çocuklarına okullarda dayatanların da bu kavramları yeterince bilmediği ortada. Bilselerdi söz gelimi ben istemediğim halde çocuğuma anaokulunda suyu nasıl içeceği (bismillah ve elhamdülillah diyerek) öğretilmezdi.Bu imam hatipte olabilir ama başka okullarda asla olmamalı...
Son söz...
Okul çağındaki çocuklarımızın insanların ne idüğü belirsiz inançlarına değil düşünmeyi öğrenmeye ihtiyaçları var. Ancak bu sayede kavramların yerli yerine oturacağını düşünebiliriz.
sb15/01/2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder