28 Haziran 2016 Salı

Pkklılara “babayiğitler” diyen zatı muhtereme

Yavuz, Alevi - Türkmenleri kesti buyurmuştunuz.

El-hak doğrudur.

Peki bunu kimlerle yapmıştı dersiniz?

El-cevap: Babayiğit dediğin teröristlerin cedleriyle yapmıştı.

Bu bağlamda Yavuz'a olan kinini anlarım da İdris-i Bitlisî'nin torunlarına hayranlığını anlayamam.

Neden bu hayranlık? Açıklamak istersen ben burdayım.

Belki şu soruyu da cevaplamak istersin: (en azından kendi içinden)

Şartlar oluşursa babayiğitler dediğin pkklıların safında Türkiye Cumhuriyetine karşı savaşır veya davaları uğruna canlı bomba olmayı düşünür müsünüz?

Yoksa bu söz/ler ceffelkalem, bir anda, düşünülmeden söylenmiş sözler midir? Sanmıyorum ama bilmek isterim. Çünkü insan dostlarını iyi tanımalıdır.

Son söz: Her türlü takiyyeciliğin canı cehenneme.

Sb 26/06/2016 23.45

23 Haziran 2016 Perşembe

Fazla Kasmayın!!!

Bazen dostlarının çokluğuyla değil küstürdüklerinin çokluğuyla övüneceksin. Köşeli parantezli olmak bunu gerektirir. Herkese sahte gülücükler dağıtacağıma ne isem o olurum.Bu da benim karakterim. Ne derler, ne kadar iyi olursan ol cenazene katılacak kişi sayısını hava durumu belirler. O yüzden fazla kasmaya gerek yok. Sb 22/06/2016 17.25

Siyasi Tercihini Eleştirebilmek

Bazı arkadaşların hiç özeleştiri yapmadıklarını görüyorum. Ben referandumlarda evet demiştim. 2011'deki genel seçimde de bugünkü iktidar partisine oy vermiştim. Bu tercihlerimden dolayı kendimi eleştiririm.Ama bazı dayılar(!) yıllarca ve son genel seçimde de iktidar partisine oy vermiş olmalarına rağmen hiç bu adamlara oy vermemiş gibi davranıyor. Benim kızdığım ve anlamadığım nokta bu kişiler hem evrimi inkar edip hem de evrime uygun tavır ve davranışları aynı anda nasıl başarıyorlar anlamış değilim. Sb22/06/2016 19.22

Yedi Ceddinin Türk Olduğunu Varsaydığımız Yurtseverlere sorular

Yurtseverlik pkk severliğin kamuflajı mıdır?

Nasıl olur da bizim Türk deyince direkt faşist olduğumuzu vehmeden bu arkadaşlar kendileri Kürt deyince hümanist ve insan hakları savunucusu olurlar?

Birey devlete giden bu süreci görmeleri için  ne yapmalıyız?

Egemenlik etnik kökene göre paylaştırıldığında Türkiye'nin daha huzurlu bir ülke olacağını mı düşünüyorlar? Dünyada bunun örneği var mı?

Yurtseverlik dolayısıyla kürtseverlikle siyasal islamcılığın ayrışan yönlerinden ziyade benzeşen yönleri olduğu iddiasına ne derler? Öyle ki savundukları fikirler Türkiye'yi yeni bir sevr'e razı etmek anlamını taşıdığını niçin görmezler?

Bu iki birbirine zıt grubun Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlıklarının ortak olması tesadüf mü?

Kendileri gibi düşünmeyenlerin arkasından galiz ifadelerle konuşmak, onları alaya almak yurtsever softalara yakışıyor mu?

Halkların kardeşliği derken halklar diyerek ülkeyi bölmüş olmuyorlar mı? Halkların kardeşliği söyleminde etnik köken vurgusu yok mu?

Eleştiri kabul etmez bir anlayışta oldukları iddiasına ne cevap verirler? Bu yönüyle tutucu yobaz oldukları düşünülebilir mi?

“Kürtleri sevdiğim doğrudur.Birçok kitleden daha delikanlılar, inandıkları uğruna ölüme yürümek her babayiğidin harcı değildir.” diyen yurtsever arkadaş bu (onun ifadesiyle) babayiğitlerin(!) daha açık bir ifadeyle pkklıların emperyalizmin aleti, uşağı olduğunu niçin görmez ve aynı arkadaş şehit cenazesine katıldığına göre o cenazelerde ne hisseder, içten içe sevinir mi?

Biliyorum bu yazı da görmezden gelinecek. Çünkü bu da bir tür tutuculuk.Görmezden gelmek en iyi cevaptır onlara göre. Bakalım öyle mi olacak! Sb 23/06/2016 10.10

Kimin için yazıyorsun?

Kimin için yazıyorsun diye soruyordu Cemil Meriç ve ekliyordu: “Domuzlar kutsal kitaplardan beslenmez.” Tabii ki böyle bir şey demiyorum ben. Ama Tanpınar'ın akıbetini yaşıyorum. O akıbet, sükût suikastıdır. Sb 23/06/2016 16.13

Bir Acayip Dönem

Yaklaşık sekiz dokuz yıl önce Tokat merkezde ramazan ayında kan vermiştim. Malum olduğu üzere kan vermek orucu bozar. Ben de bu hesaba uyarak kendime bir ziyafet çekeyim demiştim. Ama gel gör ki doğru dürüst açık yer bulamamıştım.

Bugün aynı Tokat'ta sayısız lokanta açık ve  her biri üç yüz dört yüz kişilik (bazıları belki daha fazla) döner takmış satıyor. Yanlış anlaşılmasın bundan şikayetçi değilim. Benim konum bundan biraz farklı.

Şimdi soruyorum bu kısa sürede Tokat'ta ne değişti?

Benim kanaatim, değişenin -her neyse- sadece Tokat'la ilgili olmadığı ve tüm Türkiye'yle ilgili olduğudur.

Ben direkt olarak çıkarımımın ne olduğunu yazayım.

Evet, son 10 yılda görüldüğü üzere Siyasal İslâm her şeyden önce İslam için büyük tehlikedir. Çünkü İslam'ın birçok değerini bu insanlar erozyona uğratmıştır. Bu da insanımızın birçoğunun inançlarını sorgulamalarını sağlamıştır.

Başkaca bir sorun da şudur: Yukarıdaki örnekten anlaşılacağı üzere oruçluların sayısında büyük oranda azalmalar olmakla beraber sanki tersi söz konusuymuş gibi bir algının varlığı.

Sonuç...

Siyasal İslamcılık her neyse eskiden iki yüzlü sayabileceğimiz çok insanı şimdi yirmi yüzlü yapmıştır.

Her türlü fırıldak ve çark korkarım ki karakter özelliğimiz haline geliyor. İşin özü ıskalanıp şekle önem verildiği yani İslamcıların sevdiği bir ifadeyle söyleyecek olursak mazrufun bırakılıp zarfa önem verildiği bir çağa kemali izzetle(!) giriyoruz.

Çark, fırıldak ve kolpa çağına hoş geldiniz. Mola süreniz bilinmiyor. Sb 23/06/2016 16.57

20 Haziran 2016 Pazartesi

Tanrı'nın İntihar Sebebi!

Herkesin malumudur. Rize'de geçen yılların birinde ve ramazan ayında hoca akşam ezanını bir saat erken okur ve olanlar olur. Rizeliler oruçlarını erken açmışlar ve böylece oruçları da bozulmuş olur.

İşin daha ilginci şudur: Almanya'dan bir Rizeli arar “ben de Rizeliyim, benim orucum da bozulmuş mudur?” diye sorar.

Bu hikaye anlatıldığında verdiğim tepki şöyleydi: Bu, Tanrı'nın intihar sebebi olmalı!

Sb 20/06/2016 20.16

19 Haziran 2016 Pazar

Yanıyorsun Fuat Abi!!!

Din ve İdeoloji
Din, tarım toplumlarında ortaya çıkmış toplumsal mühendislik ürünü sosyal bir olgudur.

Mesela, Tevrat'taki 10 emirden birinde “komşuya iyi davranacaksın” diyor. Komşuluk, takdir edersiniz ki yerleşik hayata geçmiş tarım toplumlarıyla ilgili bir olgudur.

Peki ideoloji nedir?

İdeoloji, modern zamanlarda ya da tarım sonrası dönemde toplumsal düzenlerle ilgili sistemlere verilen addır.Kapitalizm, sosyalizm gibi.

Bu tanımlamalardan sonra şu soruyu sorabiliriz.

Peki din bir ideoloji midir?

Bu soruya bugün için maalesef evet, diyeceğim.

Olması gereken dinin bugün ideoloji dışı, isteyenlerin iç dünyasında yaşayacağı bir gerçeklik olarak kalmasıdır.

Ama ne yazık ki modern zamanlarda yaşamımıza rağmen bazı siyasiler dinî siyasetlerine alet ederek ideolojilerştirmektedirler. Din ideolojileştirildiği için de büyük sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Şöyle ki...

Din siyasete alet edilince başarısızlıklar doğrudan dine hamledilecektir.

Zaten bugün sağ veya solda milyonlarca insan dinle dinin aleyhine iç hesaplaşma yaşamaktadır.

Bu gelişmeler olumlu algılanabileceği gibi olumsuz da algılanabilir.

Çünkü din konusu çok netameli bir konu olduğu için bu durum iki yüzlü hatta yirmi yüzlü insanların sayısını arttırmaktadır.

Unutulmamalıdır ki Cemil Meriç üstada göre “ideolojiler deli gömlekleridir”. Maalesef bugün ülkemize İslamcılık adlı bir deli gömleği giydirilmiş vaziyettedir. Bu öyle bir gömlek ki ağzını açana kırmızı şal görmüş İspanyol boğası gibi saldırılmaktadır. Kısaca ülke İslamcı iktidar ve kürtçüler tarafından zıvanadan çıkmış vaziyettedir.

Oysa...

Cumhuriyet Batı Asya'nın Rönesansı ve Reformuydu. Bunu anlamamakta herkes ısrar etti ve gelinen noktadan hiç kimse memnun değil. Hani Sakar Şakir filminde “Yanıyorsun Fuat Abi” repliği var ya? İşte durumumuzun özeti. Sonuç etnik ve dini siyasetten/ ideolojilerden demokrasi ve huzur çıkmaz.

Sb 19/06/2016
Saat: 01.41

4 Haziran 2016 Cumartesi

doğu perinçek'in ergenekon davasındaki savunmasından alıntı

kahramanları intihar eden bir millet ayakta kalamaz

türk milleti namuslu bir evladını, türk ordusu onurlu bir subayını daha yitirdi. ergenekon tertibi kapsamında haksız suçlama ve iftiralara muhatap olan dz.yarbay ali tatar, onurunu korumak için yaşamına son verdi. ali tatar'ın ölümüne yol açan kurşunu gladyo sıkmıştır. şehit yarbay ali tatar'ın anısına, ip genel başkanı doğu perinçek'in ergenekon davasında savunmasının başlangıcında yaptığı tarihi konuşmanın özetini yeniden yayımlıyoruz.

kahramanlari intihar eden bir millet ayakta kalamaz!
kahramanları intihar eden bir millet, ayakta kalamaz!
kahramanları intihar eden bir ordu, savunma yeteneğini kaybeder!
kahramanları intihar eden bir ülkenin yargısı, başka bir devletin infaz memuru durumuna dönüşür.
türk yargısı şu anda abd'nin infaz memuru durumuna düşmektedir. türkiye cumhuriyeti yargısı adeta esir alınmıştır!

13. mahkeme'nin bu "dalgalarda", bu operasyonlarda büyük sorumluluğu vardır! suçsuz insanları burada tutarak, birbiri ardı sıra uygulanan tertiplere yardımcı oluyorsunuz. tarihe böyle geçeceksiniz!

kahramanları itlere boğduruyorsunuz!
bir kahraman, tabancayı dayıyor şakağına ve tetiği çekiyor. o kahramana yaşamı zindan etmişiz. kahramanlar ölüme gönderiliyor!
ergenekon'un kahramanı demircidir, emekçidir, feodal bey değil. demirleri eritip, dağları delip çıkıyorlar kuşatmadan. kurtuluş savaşımızda mustafa kemal gibi...
zor dönemler, kahramanlarla geçilir.
şimdi, türkiye, kahramanlarını köpeklere, itlere, çakallara boğduruyor!
ey yargıçlar, buna izin veremezsiniz!
kahramanların, üstüne albayrak örtülmüş tabutlarına selam duruluyor. yaşarken selam dursaydınız! hapistekilerin önünde selam dursaydınız! ikiyüzlülüktür bu, kara gözlükler takıp selam duruyorsunuz, boğdurttuğunuz kahramanlar önünde...
bir devlet intihar etmektedir! e. alb. abdülkerim kırca değil! sessiz kalanlar, boyun eğenler, türk milli devletinin intiharına katkıda bulunuyorlar. görevini, sorumluluklarını yapmayanlar, "kolejde çocuğum var, ya beni sürerlerse, ya yükselemezsem" diye hukukun gereğini yapmayanlar!
abdülkerim kırca'nın ölümden korkmadığı belli.
arkasından ağıt yakmıyoruz.
burada katledilen cumhuriyet'tir!
boğulan, türk milletidir, bağımsızlığıdır, devrimidir!
atatürk'ü boğduruyorsunuz!
"vatanseverlik suç, ihanete özgürlük!"
türkiye'de ideolojik olarak öyle bir iklim yaratıldı ki, "vatanseverlik suç, ihanete sonuna kadar özgürlük! etnik gruplara, cemaatlere, parçalanmaya, mezheplere özgürlük!"
bu bozulacak, göreceksiniz!
o ideolojik iklimi yaratanlardan sabah gazetesinin 3. sayfasında bir köşe yazarı, dün, "efendiler nereye" başlıklı bir yazı yayımladı. 1918'de istanbul'u işgal eden emperyalistlerin kurtardığı, o hain refik halit karay'ın ağzından, bakın şakağına tabanca dayayıp intihar eden türk subayına ne diyor:
"... galiba şafak attı, güneş doğuyor, tahtakuruları nereye?"
sahibi, tayyip erdoğan'ın dünürü! türk kahramanının arkasından ne diyor:
"galiba koku aldınız, kedi geliyor, koca fareler nereye?"
sayın yargıcım, düşünün, bunda sizin dahliniz var mı, düşünün!
"yakanız ele geçecek, ziyankâr evlatlar nereye?" diyor!
"ayılanlar bayılanlar, merdivenden kayanlar"
bu merdivenden kayanlar jandarma genel komutanı şener eruygur olmalı
"yurt içinde ya da yurt dışında kalbi sıkışanlar"
şımartılan haine bakın, neler söylüyor!
"mermiye kafa atanlar..."
abdülkerim kırca!
"efendiler, hesabı ödemeden nereye?"
hesabı kime ödeyecekler? amerikan mahkemesine mi!
bu alçakça yazı, ancak amerikan otoritesinden kuvvet alarak yazılır! onu utanmaz, arsız duruma getiren ne? bunda sizin de payınız var sayın başkan, sayın yargıçlar!
benim payım var! daha iyi mücadele edememişim!
benim payım var: akp iktidarını yıkamamışız!
siz ne katkıda bulundunuz, bulunuyorsunuz, düşünün!
iki tür cenaze
bugün iki tür cenaze kalkıyor türkiye'de.
biri "hepimiz hrant'ız" diye.
hrant dink ölmeden önce "çekin elinizi türkiye'den ey avrupa, ey abd" demiş, işçi partili gibi konuşmuş. hrant dink'i amerika vurdurmuş ama aynı amerika kimilerini "hepimiz ermeniyiz" diye yürütüyor.
ben ermenilerle birlikte yaşayan bir aileden geliyorum, kemaliye'liyim, eğin'liyim. babaanneme sandık bırakmışlar giderken "10 sene içinde gelmezsek, bu sandık sizindir" diye. döndüklerinde "rahime hanım, bu sandığı hiç açmamışsınız" demişler. babaannem, "niye açayım, o sizin sandığınız" diye cevap vermiş...
biz böyle yaşadık ermenilerle. şimdi ab ve abd parmağını soktu.
bir de abdülkerim kırca'ların cenazesi var.
ulusal devlet yoksa, ulusal ordu olmaz. komutanları sindirmişler! öyle, tutuklanan komutanların evlerine eşler yollayarak, cenazede selam durarak, olmaz!
savaş yalnızca topla tüfekle olmaz. bir ordunun savaş iradesini kırdınız mı, iradesini imha ettiniz mi, orduyu imha etmiş olursunuz. beyinlerde kazanılır savaş.

DENGE

Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba

Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
 Turgut Uyar

EN TEHLİKELİ KARANLIK ALACA KARANLIK

EN TEHLİKELİ KARANLIK ALACA KARANLIK

Geçenlerde Turhal Eğitim-sen'in organize ettiği tiyatro oyununa gittim. Din simsarı bir şeyh bozuntusunun karthorozluk, sahtekarlık ve denyolukları anlatılıyordu. Oyunda dikkatimi çeken bir ifadeyi paylaşmak istiyorum. En tehlikeli karanlık alacakaranlıktır. Ne tam aydınlık ne de tam karanlık. İşte hal-i pür-melalimiz. Sb 28/04/2016

Türkiye'de Çağdaşlaşma

Kemalizm devrimi, Mustafa Kemal'in arkasındaki bir avuç ilericilerle, gene bu savaş içinde bulunan muazzam bir gericiler kitlesi arasında didişile didişile santim santim koparılmış bir devrimdir.

Niyazi Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma

“gecikirse suların ışıması dövüşeceksin”

“gecikirse suların ışıması dövüşeceksin.”

...
yavrum...
yavrum öldürülmesin istiyorum yirmi yaşında.
oğlan olursa cephelerde,
kız olursa sığınaklarda geceyarıları.
yavrum...
kız olsun, oğlan olsun,
kaç yaşında olursa olsun,
yavrum düşmesin istiyorum hapislere,
güzelden, haklıdan,
barıştan yana diye...
fakat malum, kızım yahut oğlum,
gecikirse suların ışıması dövüşeceksin.
...
Nazım HİKMET

SAİT ÇAMLICA KİMDİR?

Öncelikle şunu belirteyim. Bir şahıs için bunları yazmak istemezdim. Ama iktidarın belediyelerince finanse edilen bu şahısla ilgili bir şeyler yazmak etik dışı olmasa gerek. Ama yazımı çok kısa tutacağım.

Bu kişi Türkçenin imlasını asla öğrenemeyecek biri. Tuhaf olan, anadilini doğru yazamayan bu adam bir toplum önderi, iyi mi? İktidarın imamı, facebook alimidir kendisi. Ayrıca başkalarının fikirlerini çalan, büyük filozoflara öykünerek sözler yazmaya çalışan sokma akıl...İktidarın bir borazanıdır abisi. Dün “askerse tabii ki ölecek” diyen bugün şehit askerlerimize ağlayan garip bir adem... sb 1/02/2016

"Dinsizlik Türkiye'de din paravanını kullanıyor."

"Dinsizlik Türkiye'de din paravanını kullanıyor." Bu sözü her köşe başına asmak gerekir. Nedense kim özellikle 30-35 yaşından sonra din edebiyatı yapsa yukarıdaki söz aklıma geliyor. Ben bu işleri (aydınlanma, belki dini/ dinden aydınlanma) çok sancılı yaşadım. Geldiğim nokta Akif'in durduğu nokta. Unutmayın M. Akif dinde reformisttir. Düşünüyorum da inanç mevzuunu salt kültürel mevzu olarak alsak sanki her şey düzelecek. Bu ne demek? Bu şu demek: Yunanistan'da doğsaydın, onlar gibi inanacak, onlar gibi yaşayacaktın, demek. Yani dini, inancı bu kadar ölüm kalım meselesi yapmaya gerek yok. Gene inancı salt kültür olarak aldığında kesinlik duygusundan da arınmış olursun. Dolayısıyla senin gibi düşünmeyeni düşman olarak algılamaktan kurtulur ve kafaca rahatlarsın. Kesinlikten kurtulan kafalar kuşkusuz daha güzel hayatlar kurar, yaşamlarını daha çelişkisiz idame ettiriler...Sb26/01/2016

Baş efendi!

Bir hapishane müdürü -eski Türk filmlerinden biliyoruz- gardiyanlardan birine baş efendi diye sesleniyorsa bunda bir şey yoktur. Ama bir okul müdürü hizmetlilerden birine baş efendi diye sesleniyorsa espri yapmıştır, geçelim diyelim mi?Demiyelim. Ne demiş Freud abimiz “dil sürçmesi yoktur bilinç altının bilince yansıması vardır.” Ez-cümle okulların modern hapishaneler olduğundan şüphem yok artık.

Şehitlik Teması Niçin Bu Kadar Sık İşlenir Oldu?!

Tarihi konu eden dizilerin tamamında şehitlik teması işleniyor. Neden acaba? Cevabı açık, birileri gençlerimizi fena gaza getiriyor. Olan gene anne-babalara oluyor, yürekler kavruluyor. Geçenlerde, tanıdığım bir akl-ı evvel Suriye'deki iğrenç savaşa katılmış. Anne-babasının halini görünce üzüldüm. Yazık oluyor bu insanlara. Gene aynı şeyi söyleyeceğim. Türkiye'yi kuranlar bütün yollar daha önce tüketildiği için laik bir devlet düzeni tercih etmişlerdir. Bizim için tek çıkar yol laik anlayışı toplum ve devlet düzeninde tekrar inşa edip “yurtta sulh cihanda sulh” anlayışına dönmektir. sb

“Öz deyişler”

 İlk yalanı söyledikten sonra bir daha konuşmamalı insan... Oğuz Atay

"Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir." Fazıl Hüsnü


“Olay örgüsü üzerine istediğinizi asabileceğiniz bir iptir.”

“Bir ilişki köpek balığı gibidir, sürekli ileri gitmek zorundadır.” Annie Hall

“ doğru kelimeyle, hemen hemen doğru kelime arasındaki fark; ateşle, ateş böceği arasındaki farktır " der.mark twain

El-nakkal kel bakkal/nakil bakkal gibidir.

“İnsan insanın zehrini alır.”


"Hırs gelir, göz kararır. Hırs gider , yüz kızarır... " -Voltaire -

“Ayrı ayrı birer ahlaksız yaratık olan insanlar, toplu oldukları zaman namuslu kişiler olurlar."

“Çok konuştukça düşünce ölür." Halil Cibran
Montesqui

“Eylem karakterdir.” Bir filmden

" Satın alınabilen her şey değersizdir. "
~F. Nietzsche

“kendini geliştirmek bir mastürbasyondur” dövüş kulübü filmi
sizler işiniz değilsiniz...sizler paranız kadar değilsiniz...sizler bindiğiniz arabalarınız değilsiniz..kredikartlarınızın limitleri değilsiniz...sizler iç çamaşırı değilsiniz..sizler dünyanın dans edip şarkı söyleyen pisliklerisiniz.
D.k." Ben ve kendim  çok ateşli konuşurken dost her zaman üçüncü kişidir. "
~F. NİETZSCHE

" Dostlarım!
Dünyada dost diye bir şey yoktur."
~ARİSTOTELES

"Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp'dir."
Mustafa Kemal Atatürk

"İnsanlar ışığın çevresinde toplanırlar, daha iyi görmek için değil, daha iyi parıldamak için."
~Friedrich Nietzsche

"Yalnızca ölüm, gerçek bilgidir. Ama aynı zamanda da ölüm, bilgiyi gereksiz kılan şeydir: Gelişimi kısırdır"
Albert Camus

" Tabii ki bir insanı sevebilirsiniz, eğer onu yeterince tanımıyorsanız."
Bukowsk

Borchert: “Gerçek kasabanın fahişesine benzer. Onu herkes tanır, ama yine de sokakta karşılaşmaktan utanç duyar."

“İlkelerine bir kez olsun ihanet eden insan, hayat ile olan saf ilişkisini yitirir.” Andrei Tarkovski
“Kıbrıs doğal uçak gemisidir.”  Hasan Atilla Uğur

Siyasal İslam İslam'a Karş

Başlık Hilmi Yavuz'un. Oldukça zihin açıcı. Şüphesiz İslam'a en büyük zararı onu siyasete alet edenler vermektedir.
Nitekim bu, çok acı tecrübelerle kanıtlanmıştır.
İslam'ın iyiden iyiye siyasete alet edildiği günümüzde dini hassasiyet yüksek halkımızın mezkur kadronun yolsuzluklarıyla ilgili hükmü şu şekildedir: Çaldılarsa cezasını öbür dünyada çeksinler. Bunu diyen bir kişinin cebinden parasını alsan acaba tepkisi gene aynı mı olacaktır?
Laiklik, siyasal İslam'ın yol açtığı sorunlar düşünüldüğünde İslam'ın da yararınadır. Çünkü laik bir düzende din, bir inanç gerçekliği olarak algılanacak ve bugünkü birçok tartışmanın dışında olacaktır. Bu açıdan bakıldığında dini siyasal sistemlere dönüştürme fikrine herkesten önce o dinin mensupları karşı çıkmalıdır.
Siyasal İslam'ın aynı dili konuşan Arap ülkelerinde bile bir karşılığı yokken bizde olmasını beklemek ham hayal. Hatta İsrail karşıtlığına rağmen Arap milliyetçiliği etrafında bir araya gelemiyorlar...
Sonuç...
Türkiye'yi yönetenler 15 yıldır gördükleri rüyadan uyanmalıdır artık. Türkiye'nin hızla uçuruma doğru yuvarlandığını görmemeleri imkansız. Nasıl bir sarmalın içindeler ki sıradan bir vatandaşın yaptığı analizi yapamazlar ya da yapmazlar.
Sorunlarımızı yeni anayasa yaparak aşamayız. Çözüm, inançlara saygılı laik bir devlet düzenini tekrar tesis etmek ve insanlarımızda Türkçe eksenli bir ulusal bilinç oluşturmak...
Sb2/4/2016

Özgür Gündem Tv'nin Ermenistan Sevgisi!!!

Bugün PKK'nın yayın organı olduğundan şüphem olmayan ve Türksat 4a' dan yayın yapabilen Özgür Gündem Tv'de haberleri izliyorum. Azerbaycan'la Ermenistan arasındaki çatışmayı haberleştirmişler. İfade aynen şu: Karabağ, Ermenistan “sayesinde” kendi iç işlerinde bağımsız bir muhtariyet vs. Konuyla ilgili haberin dili Ermenistan'ı haklı çıkarmak ve güçlü göstermek için kurgulanmış. Bu dil, siyasal kürtçülerin ve PKK'nın Ermeni'lere duydukları yakınlığın benim için bir kez daha ıspatıydı. Çok değil bundan 100 yıl önceki mukatelede yanlış bilmiyorsan (yaşadıkları bölgenin iç içe olduğu düşünülürse) Kürtlerle Ermeniler arasında büyük çatışmalar yaşanmıştı. Ama Türkiye Cumhuriyetine karşı bütün bu husumetleri unutmuş görünüyorlar. Ne diyelim PKK terör örgütünün ASALA'nın devamı olduğu zaten bilinen bir şeydir. Ben malumu hatırlatmış oldum sadece.
sb 3/4/2016

7 Avlu filmi

7 Avlu adlı filimde geçiyor “akvaryum solculuğu” ifadesi. “Tatlı su solculuğu” da denir. Bu adlandırmayı, Cumhuriyet'ten önce kurulmuş benim de üyesi olduğum sendikada laiklik karşıtı söz ve eylemlerin protestosu için basılan kokartlardan almak istemeyen bir öğretmeni görünce hatırladım. Gerekçesi İmam Hatip Lisesinde çalışıyor olmasıymış. Bu arkadaşa ve böyle düşünenlere bütün okulların İmam Hatip okullarına dönüştürüldüğünü ve laikliği dinsizlik ve din karşıtlığı olarak algılayan insanlar tarafından yönetildiğini hatırlatmak isterim. Akvaryum Solculuğunu bir an önce terk etmemiz gerekiyor. Aksi durumda daha nelerle karşılaşacağımız açık. Dolayısıyla uygun yol ve yöntemlerle Cumhuriyetimiz'in değerlerine sahip çıkmaya çalışmalıyız. 28/04/2016 Sb

İNSANIN İNANASI GELMİYOR!!!

“Mustafa Kemal eşi Latife'den Latife'nin çocuk istemesi yüzünden boşandı. Gene Mustafa Kemal Atatürk kız kardeşi Makbule'nin de çocuk sahibi olmasın diye yumurtalıklarını bağlatmıştır. Bütün bunlar niçin? Padişahlık sistemi geri gelmesin diye." Nihat Genç

Hayırlı Yaşa!!!

Bugün gene bir kaşık suda fırtına kopardık! Konu şu: Sınıfta hapşırdım. Çok yaşa, diyen de oldu hayırlı yaşa, diyen de. Öteden beri “hayırlı yaşa” ifadesine anlam veremem ve katılmam da. Niçin? Şunun için: Köylü kurnazlığı var bu ifadede, kendi anlayışınca yaşamanın hayırlı yaşamak olduğu düşüncesi ve kendi anlayışınca yaşanmıyorsa yaşama daha iyi anlayışı. Acaba abartıyor muyum diye düşündüm. Hiç de abartmadığım toplum olarak geldiğimiz nokta düşünüldüğünde daha iyi anlaşılacaktır. Gelinen noktada kimse kimseye tahammül edemiyor, herkes hakikat kendi tekelindeymiş gibi davranıyor. İla ahir... 
Sb 10/05/2016

Şayia Stratejisi

Nazmi Kal, Ulusal Kanal'da anlatıyor...
İsmet İnönü'den bizzat dinledim. Mustafa Kemal Büyük Taarruz'dan önce belki de tarihte ilk defa başarıyla uygulanan bir strateji uyguluyor.
Yunanlar taarruz tarihini nasıl olsa öğreneceklerdir. Büyük Taarruz'dan önce birkaç kez taarruz kararı alınıyor, uygulanmıyor.
26 Ağustos 1922 tarihinde sabaha doğuru gerçek taarruz başlatılır.
Yunan topçu birlikleri bu haberin de yalan olduğunu düşünerek hazırlıksız yakalanırlar ve hiç karşılık veremeden ricaat (Yunanların geri çekilmesi) başlar. Sb 19/5/2016

Laik ve Seküler Kavramlarına Bir Bakış Denemesi

Öncelikle bu kavramların zıddına bakmak lazım: Din, dindar dinî...
Bu öncülden hareketle laik ve seküler kavramlarını “lâ- dinî” “din dışılık” olarak alabiliriz.
Bu saptamanın tabii ki mutlak olmadığı açık.
Fakat sorun, ‘laik ve seküler olanla dinî olan çelişmez’ diyen ve bu kavramlar sanki birbirinin mütemmim cüz'üymüş gibi gören anlayışta...
Biraz daha açarsak...
Dinî bir eylemin içinde kendini laik ve seküler diye tanımlayan biri ne sıfatla yer alır/alabilir?
Böyle biri dinî bir ritüelin içinde kanaatimce tek bir şekilde yer alabilir. O da dini, inanç objesi değil de kültür objesi olarak alımlayarak. Aksi durumda böyle biri kendini laik ve seküler diye tanımlayamaz.
Tanımlarsa ne olur?
El- cevap: Ortaya karışık salata!..
Diyorum ki...
1.Kavramlar yerli yerinde kullanılsın.
2.Hiçbir fikrin çilesini çekmemiş denyolar haddini bilsin.
3. Bütün bunlardan din düşmanı olduğum çıkarılmasın.
4. Bütün iki yüzlü (soldan da sağdan da) şerefsizler siktirsin gitsin.
Gerçi...
Men Çî Goyem, Tamborem Çî Zened!.. (Ben ne diyorum tamburam ne çalıyor.) İlaahir..
Sb 21/05/2016

EĞİTİM-SEN'DEN NEDEN İSTİFA ETTİM?

KÜRT-TEALİ CEMİYETİNDEN NEDEN İSTİFA ETTİM?

Yayınladıkları broşürler başta Kürtçe olmak üzere çeşitli dillerden oluşuyor: Türkçe, Kürtçe, Arapça...
Bunun bir ihtiyaçtan kaynaklandığını düşünmüyorum. Nihayetinde hedef kitle Türkiye Cumhuriyeti öğretmenleridir. Onların içerisinde Türkçe bilmeyen mi vardır?!
Bu konuya bakışım şudur: Türkçe'nin dışındaki yerel diller talep olması üzerine ve imkan dahilinde seçmeli ders olarak okutulmalıdır. Fazlası işi sulandırmak ve bölücülerin siyasetine destek vermektir.
***
Sendikanın çok sayıda Atatürkçü, laik, seküler, çağdaş ve vatanın bölünmez bütünlüğünden yana üyesi olmakla beraber bölücü Kürt siyasetinin içine fazlasıyla girmiş bulunduğu açıktır.
En son Kürt dil bayramı kutlamaları bunun açık örneğidir.
Güya evrensel eğitim kriterlerini esas alan bu arkadaşların Kürt dil bayramı için düzenledikleri öykü yarışmasını Türk dil bayramı için düzenlememeleri düşündürücü.
***
Bu arkadaşların fırsat verilirse Kürdistan İslam devletini kuracaklarından şüphem kalmadı!!! Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim?! Yıl sonu etkilerini ramazana göre düzenleyen laik, seküler, çağdaş insanların sendikasından bahsediyoruz!!! Gerçi bu onların kabahati değil, içinde bulunduğumuz toplumun hoşgörüden uzak olduğunun göstergesi.
Ve fakat geçenlerde sendikada yaptığımız laiklik tartışması da göstermiştir ki bu insanların bağnazlıkla ve Türkiye'nin nereye evrildiğiyle ilgili pek dertleri yoktur. Bu sebeple Kürdistan İslam devleti kurulsa pek dert etmezler diyorum.
Çünkü oradaki zevat laik bir bireyin din olgusunu inanç objesi olarak kabul edebileceğini savunuyordu. Ben de ısrarla kendine laik diyen birinin din gerçekliğini kültürel gerçeklik olarak kabul etmesi gerektiğini savunmuştum.
***
Özetle...
Fırsat buldukça sendikaya giderim. Tabuları en az, aydın öğretmenlerin sendikasıdır eğitim-sen. Ama gerçek bundan farklıdır. Oraya insanlar fikir alış verişi için gitmezler daha ziyade okey oynamak için giderler. Kendimi sendikada çok kere kelaynak kuşu gibi hissetmişimdir.
Gene de iyi insanlar tanıdım orada. Ama özellikle genel merkezin siyasal kürtçülükle iç içe geçmesi beni hep rahatsız etmiştir.
Oradaki bütün güzel insanlara saygılar...
Sb 2/6/2016

İşte benim idarecilik maceram!..

İşte benim idarecilik maceram!.. Hani şair benim bir de İstanbul maceram var, der ya işte o hesap benim de idarecilik maceram var. Şairin ma...