Mustafa İslamoğlu geçenlerde Esma’ül Hüsna’dan Şekûr ismini açıklıyordu. Oldukça emindi kendinden. Üstelik tertip, düzen ve intizamlıydı. Dinleyicileri de öyle. İlahi hak ve hakikatleri açıklıyordu İslamoğlu ve salon oldukça emin, inanmış insanlarla hıncahınç doluydu. Benim içinse bu tabloda şaşırtıcı ve biraz da çelişkili bir durum vardı. İslamoğlu, hakikati, önündeki ehl-i küfrün ürettiği tablet bilgisayardan kepçe kepçe sunuyordu. Tahmin ediyorum oradaki Müslümanların hiçbirinin zihinsel formasyonu böyle bir çelişkiliyi görecek durumda değildi.
İslamoğlu bu sahnede kendi iddialarımızın hak ve hakikat oluşunu oldukça üst perdeden ünlerken ehl-i küfrün tablet bilgisayarı, ‘lütfen biraz pes perdeden söyle, ne söyleyeceksen, bu kadarı da ayıp oluyor’ demekteydi!
Bütün çelişkilerini halletmiş, tablet bilgisayarlarına varana kadar kendi üreten ve ihraç eden bir İslam dünyası hayal ediyorum. Böyle bir dünyanın kurulması için kafa yorulmalı. Bu iş, hazineden geçinmelilerin oturdukları yerden hak ve hakikat dağıtmalarıyla olmaz. Peki nasıl olur? Şüphesiz çalışmakla, dünyayı anlamakla ve doğru anlamlandırmakla olur.
İtirazımın daha iyi anlaşılması açısından bazı rakamlar vereceğim: 57 İslam ülkesinin toplam yıllık hasılası 4 trilyon dolar civarındadır. Bunun yarısından çoğu petrol ve doğalgaz gelirlerinden oluşmaktadır. İslam ülkelerinin içerisinde sanayi üretiminin en çok olduğu ülke ise Türkiye’dir.Türkiye’nin gayrisafi hasılası da 730 milyar dolardır.
Ölçü olması açısından şu verileri de gözden geçirmek gerekir: Dünyada toplam hasıla/üretim/gelir 112 trilyondur. Bunun 12, 13 trilyonu ABD’nin 9 trilyonu Çin’in 5 veya 6 trilyonu Almanya’nındır. 4-5 trilyon dolar hasılası olan ülkelerse şunlardır: İngiltere, Japonya, Fransa, Rusya, Güney Kore, İtalya vs.
Not: Bu rakamlar Atilla Yayla’nın bir yazısından (hatırda kaldığı kadarıyla) alınmıştır.
26/11/2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder