15 Kasım 2013 Cuma

Üç kıt'ada at koşturup kılıç sallamamızın nedeni neydi?

Ceddimizin "İ'la-yı Kelimetullah" uğruna üç kıt’ada at koşturduğu iddiası bence mistifikasyonların en büyüğüdür. Ayrıca yıllardır, hatta yüz yıllardır istesek de kendi aleyhimize bundan daha güzel(!) kara propaganda yaptıramazdık. Zira bizim bize, kendimize yani dinimize yaptığımız kötülüğü billah düşman yapamaz!..

Öyle bir yanılgı içindeyiz ki sanki din bize öldürmeyi emrediyor ve biz de o emir mucibince küffarı İslam’a davet ediyoruz, girmezse kılıçtan geçiriyoruz. Zira hakikat buysa yıllardır, kılıçlarından kan damlayan ceddin nesiyle, kan dökmesindeki maharetiyle mi gurur duyduk, anlamıyorum

Bendeniz "İ'la-yı Kelimetullah" uğruna üç kıt’ada at koşturduğumuz” iddiasını tıpkı “tarih yapmaktan tarih yazmaya vaktimiz olmadığı” iddiası kadar komik bulurum.

Başlığa çektiğimiz sualin cevabına gelince kısaca asıl sebep dinî olmaktansa ekonomikti. Din burada kalkan olarak kullanılmıştır.

Bugün dahi bütün hır gür ekonomik sebeplerden neşet etmektedir. Dileyen dilediğince bütün bu boğuşmaların sebeplerini başka şeylere bağlayabilir. Bunda herkes dilediğince hürdür.

Bugünün dünden farkına gelince bugün sadece şekil değişmiş, savaşların gerçek sebeplerini gizleyecek argümanlar çoğalmış, kan emici güçlerin hareket kabiliyeti daha da artmıştır. İşin esasında değişen bir şey yoktur.

Sözgelimi Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy  Libya konusunda demokrasi havarisi kesilmesi gerçekten size inandırıcı geliyor mu? Bana inandırıcı gelmekten ziyade gülünç geliyor. Kaddafi’nin üzerine bırakılan bombaların maliyetinin daha sonra Libya’nın kimi yer altı zenginliklerinden karşılanmayacağını kim iddia edebilir? Yanlış anlaşılmamak için ifade edelim, burada Kaddafi’yi savunduğumuz filan yok. Derdimiz bazı gerçeklere pes perdeden dikkat çekmektir.

Şimdi tekrar sadede dönecek olursak Osmanoğlunun Viyana’ya gitme gerekçesi Ehl-i Salib’i ihtida ettirmek değildi. Ya neydi? Öyle zannediyorum ki Avrupa’dan gelecek tehdidi ila yevmil kıyame bertaraf etmekti. Yani?.. Neden dinî olmaktan çok başkaydı.

Osmanoğlu dinî kullandı mı demek istiyorum? El cevap: Bu soruya direkt evet de diyemiyorum hayır da. Meseleler o kadar girift ki dinî nedenler şurada başlar, şurada biter; ekonomik nedenler ve güvenlik nedenleri şurada başlar ve şurada biter diyemiyorum. Ama gene de Osmanoğlunun dinî kullandığını söyleyeceğim.

Osmanoğlu Viyana’ya gitmek için kazan kaynatmıştır. Bu önemli. Başka?  Osmanoğlunun, başarılı olmak için on binlerce insana bir ideal vaat etmesi gerekirdi. O ideal şüpheniz olmasın ki şehitlik mertebesidir… Şimdi soruyorum ekonomiyi, güvenliği ve dini birbirinden ayırabilir misiniz?

Bu mevzuu daha bir açıklığa kavuşturmak için Mehmet Zahit Kotku’dan bir alıntı yapmak istiyorum. Kotku, bir vaazında İslam’da geçim kaynaklarını sıralıyor: Birinci sıraya savaş ganimetlerini, ikinci sıraya tarımı, üçüncü sıraya da hayvancılığı ilh. koyuyor. Ben bunu kitaplarından birinde okuyunca şok olmuştum, savaş nasıl en önemli geçim kapısı olur diye.
Konuyu toparlayacak olursak yukarıdaki açıklamalardan hareketle eski dünya düzeninde kas gücüne dayanan savaşların geçimde birinci öncelik olması yadırganmamalı. Bu gerçeklik doğal olarak olduğundan farklı gösterilecektir ki bu, din üzerinden yapılmalıdır. Zira din kimi devlete adamları için birtakım gerçeklikleri çarpıtmada oldukça mümbit bir alan ve imkanlar manzumesi sunar.

Birbirini öldürme üzerine kurulu olan savaş modeli, ilk defa modern zamanlarda birinci sırada geçim kapısı olarak zikredilemez. Belki başka savaşlardan bahsedilebilir ama inanıyorum ki artık devletlerin ve insanların önceliği, bir yeri ele gerip oraları sömürmek değil sahip oldukları topraklarda üretimi arttırıp bu üretimi daha adil paylaşarak maddi anlamda refaha ulaşmaktır.

 20/09/2011

Hiç yorum yok:

İşte benim idarecilik maceram!..

İşte benim idarecilik maceram!.. Hani şair benim bir de İstanbul maceram var, der ya işte o hesap benim de idarecilik maceram var. Şairin ma...