Bu işte bir çelişki var ağalar, öyle değil mi?
Cumhurun başkanı tam “sezerleşiyordu” ki (bu tabiri ben uydurdum: A. N. SEZER’den mülhem) biri çıkıp (Osman Can) aga, selefinden bir farkın kalmayacak uyarısını yaptı da cumhurun başkanı yanlışından tiz döndü. Osman Can’dan öğrendiğimize göre kuvvetler ayrılığı prensibini orta yere Montesque atmıştır. Mezkur zat yargının, yasama organının yaptığı kanunu salt dili, ifadesi bakımından inceleyebileceğini düşünüyormuş vs. vs…
Neyse…
Biz gelelim madalyonun öbür yüzüne…
İslamcı bir Cumhurbaşkanı’nın ceza siyasetini yasama organının belirleyeceğini söylemesi aslında meseleye ontolojik açıdan nasıl baktığını da gösterir. Bu görüş zımnen ceza siyasetinin vahiyle belirlenemeyeceği inancı/ görüşünü doğurur ki bu da cumhurun başkanının İslamcılığı ve Müslümanlığıyla oldukça çelişen bir durum yaratır.
Şöyle ki klasik İslam algısına göre sevaplar ve günahlar belirlenmiştir. İkisinin ortasındaki şeylerden ise kaçınmak gerekir. Takdir edersiniz ki dünyaya bu zaviyeden baktığınızda hanenize bedevi yaşamından başka bir şey düşmeyecektir.
Çünkü eski camlar bardak olmuş, köprünün altından çok su akmıştır.
Aslında bu tartışma biraz da şeriat tartışmasıdır, şeriatın orijinal halinin bugün ne kadar uygulanabilir olduğuyla ilgilidir.
Dünyanın o eski dünya olmadığını söylemeye gerek yok sanırım. Bu sebeple bugün şu soruları sormak ve cevap aramak oldukça önemli:
Şeriat devletinde yasalar tamamıyla ayetlerden mi ibarettir? Ayetlerde bahsi hiç geçmeyen mevzularda yasa yapılacak mıdır, yapılacaksa nasıl yapılacaktır? Demokrasi ve kuvvetler ayrılığı prensibi insanı din ve şeriat devleti kavramlarından uzaklaştırmaz mı? Hakiki demokrat olunduğunda hakiki Müslüman olarak kalınabilir mi? Yasayı yasama organı yaparsa dinin, din adamlarının yaşanan hayata müdahalesi mümkün müdür? Mümkünse nereye kadar mümkündür?
Son söz …
Kafaların oldukça hızlı karışması, dolayısıyla gerçekle teması lazım. Buna en çok Müslümanların ihtiyacı var. Çünkü gelişmeyi, değişmeyi onlar talep ediyorlar. Ayrıca unutulmasın hiçbir şey kendiliğinden sancısız, ağrısız yoluna girmiyor, girmeyecek…
sb 2011