8 Eylül 2013 Pazar

İyi bir televizyon/dizi izleyicisi olmak

Fi tarihinde nezaket ve incelik abidesi bir büyüğüm -Metin Çakır- şöyle demişti: “İyi bir televizyon izleyicisi 3–5 yılda ilkokul mezunu ise ortaokul, ortaokul mezunu ise lise, lise mezunu ise üniversite mezunu haline gelir.”
Acaba doğru mu bu yaklaşım? Galiba, fakat biraz kontrollü, yönlendirmeli olmak kaydı şartıyla…
Kontrol ve yönlendirmeden söz ettik. İnsanların çoğu ne izleyeceklerini bilmedikleri ve televizyon izlerken oldukça edilgen konumda -zihnî atalet içinde- oldukları için televizyondan hâsıl olması gereken ne ise o hâsıl olamamaktadır.
Belki Metin Çakır iyi bir televizyon izleyicisi olmaktan tartışma programlarını takip etmeyi, belgesel programları izlemeyi kastediyor fakat bendeniz iyi bir televizyon izleyicisi olmanın kapsadığı alanı oldukça genişletiyorum. Futbol maçı izlemenin bile iyi bir televizyon izleyicisi olmakla alakasının olduğunu düşünüyorum. Zira futbolun sadece futbol olmadığını bilen seyirci isterse yaşanılan hayatı birçok yönüyle bir futbol maçında izleyebilir.
Bununla beraber dizi izlerken sorulması gereken birtakım sorular vardır: İzlediğim dizide hangi insanlık gerçeklikleri anlatılmaktadır, anlatılan insanlık gerçekliklerinin yaşadığım gerçekliklerle bir ilintisi var mıdır, ilh.
Bir dizi, bu tür sorularla izlendiğinde diziden, roman okumaktan elde edilecek her neyse ondan fazlası elde edilmiş olacaktır.
Çünkü biz izlediğimiz diziler sayesinde içinde yaşadığımız dünyanın gerçeklikleri ve kendi gerçekliklerimiz hakkında farkındalıklar oluşturmuş biraz daha duyan, düşünen, empati yeteneği gelişmiş bir kişi oluruz.
Burada meselemi tam olarak anlatabilmek için biraz konu dışına çıkar gibi görülebilecek şu görüşlerimi de paylaşmak isterim: Roman, hikâye okumak çetrefilli bir iştir. Romanı çoğu zaman dikkatli okuyamayız, o azim ve sebatı gösteremeyiz. Dizi/sinema filmi ise ekip işi, üzerinde çokça çalışmayı gerektiren, her şeyden önemlisi anlatılmak isteneni göstererek anlatan bir sahne sanatıdır.
Takdir edilecektir ki bu hususiyetleriyle sinema sanatı edebiyatın önüne geçmekte ve onu kovmaktadır. Edebiyatla iştigal ciddi, çetrefilli bir iştir demiştik. Günümüzün aylak insanının ise edebiyata yeterli zaman ayıramayacağı açıktır. Hal böyle olunca modern zaman insanı edebiyattan dolaylı yollardan istifade edecek ve dikkatli bir televizyon izleyicisi olmak zorunda kalacaktır.
Dikkatli bir televizyon izleyicisi olmaz isek ne olur? Eğer edebiyattan ve güzel sanatların başka şubelerinden beslenmeyeceksek ruhen oburlaşırız. Ruhen oburlaşmak ise belki nefes alıp vermeyi engellemez ama hakikatte yaşamamaya delalet eder.

Sb  30/01/2012

Hiç yorum yok:

Modern zamanların samimiyetsiz ilişkileri üzerine...

Her düşünceden, her görüşten çok sayıda arkadaşı olmak...Bana göre bu, köşeleri olmamak, demek olup şahsiyet yokluğunu gösterir.   Herkese m...