8 Eylül 2013 Pazar

Sezai Karakoç yalakalığına reddiye

Hemen soralım “Sezai Karakoç, Türkiye'den çok daha fazla bir "şey"di:” diye yazmak yalakalık değilse nedir, ya da lafazanlık? Sezai Karakoç’a Cumhurbaşkanlığı tarafından "devlet onur ödülü" verildi ama kendisi lütfedip ödülünü almaya gitmedi.
Bu harekette bir yobazlık müşahede ediyorum. Kafasını kuma gömen devekuşu durumları veyahut burnundan kıl aldırmaz adam tavırları. Sezai Karakoç’un şiirleri güzeldir. Keşke Cumhurun başının verdiği ödülü almaya da gitseydi. Çünkü hiç kimse tek başına bu devletten büyük değildir…
Bir lafazan olduğunu düşündüğüm Yusuf Kaplan temennanın boyutunu oldukça ileri safhalar taşımış, demiş ki: “Çağrısını kuran bir çağlayanın, çağını da kurması için sürgit yolda olan, çağın ağlarını aşmak için ân be ân yol alan, çağın bağlarını kırmak için gün be gün yılmadan, usanmadan yol açan bir küheylânın ödülünü verebilecek bir kimse veya kurum tanımıyorum bu dünyada.”
Karakoç’un ‘ba’sü bade’l-mevt’ düşü
Sezai Karakoç ‘diriliş’ dedi hep bir ‘ba’sü bade’l-mevt’e inandı.Yani İslam medeniyetinin yeniden dirileceğine iman etti. Belki de onu yeise sevk eden ve mücerret bir hayat yaşamasına ve merdümgiriz oluşuna sebep budur. O da artık: ‘Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler;/ Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler./Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,/ Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.’ gerçekliğine inanmış olacak ki kendini kandırmak istemiyor. Ne yazık ki diriltilecek bir medeniyetimiz yok artık, dolayısıyla da  ödül hak edecek bir durum...

Sb 30/12/2011

Hiç yorum yok:

Modern zamanların samimiyetsiz ilişkileri üzerine...

Her düşünceden, her görüşten çok sayıda arkadaşı olmak...Bana göre bu, köşeleri olmamak, demek olup şahsiyet yokluğunu gösterir.   Herkese m...