3 Aralık 2013 Salı

Bir şeyin hakikatini bilmek o şeyin zıddını bilmekle mi mümkün?

Bir şeyin zıddını bilmek ve dahi yaşamak, o şeyin hakikatini bilmek demek. Sadece bilmek değil o şeyin şahikasına çıkıp oturmak bekli de.
Sahabeleri büyük yapan ne idi? Belki birçok kişi Allah Resulünü görmeleri, bizzat Allah Resulünce eğitilmeleri diyecek bu soruya cevap olarak. Bense bu görüşü doğru kabul etmekle birlikte küfrü, en son haddine kadar yaşamış olmalarıyla açıklıyorum bu durumu.
Bu husus günümüzde de böyle aslında. Dine sonradan girenlerin daha bir dindar oluşlarını bu gerçekle yani bir şeyin zıddını bilmek o şeyin hakikatini bilmektir gerçeğiyle açıklamak doğrusu daha akla uygun.
Günümüz Müslümanlarının bu durumu kolay kabullenmeleri ve bu gerçeği teslim etmeleri pek mümkün görünmüyor. Yobazlık işte tam burada devreye giriyor.
Şimdi bir yobazlık tarifi yapalım ve bunun üzerinden düşünelim: Yobazlık, kendisi gibi düşünmeyenlerin düşüncesini yok saymak, kendi düşüncesinin mutlak olduğundan kuşkuya düşmemek ve kesin inançlı olmak demektir.
Kendi düşüncesini mutlak hakikat kabul eden biri kendi düşüncesinin zıddına hayat hakkı tanımayacağı için ait olduğu, sahip olduğu şey her neyse, o şeyin/düşüncenin/inancın vs. hakikatinin bilemeyecektir. Bilmesine de imkan yoktur. Tekraren söyleyelim, bir şeyin hakikatini bilmek o şeyin zıddını da bilmek demek.
Tabii salt bilmekle yetinmemek lazım. Çünkü salt bilgi, ilmel yakin bilgisidir ve bu yetmez. Sonraki aşama aynel yakin aşamasıdır ki bu da konumuz bağlamında bir şeyin antitezinin bilinmesinin dışında görülmesi, müşahede edilmesi demektir. Aslolan ise hakkal yakindir, yani bir şeyin bütün boyutlarıyla yaşanması.
Dilerseniz bu mevzuu biraz daha somutlaştıralım: Bir arkadaş ateizm hakkından asıp keserken ona şöyle bir sual tevcih ettim?  Efendim, siz hiç ateist oldunuz mu? Tabii mezkur kişi için ateizmin a’sı bile söz konusu değildi.
Burada maksadım ateist olalım demek değil, ama okur, ateizmi bilmek için ateist mi olalım, diye sorabilir. Bu soruya haşa diyorum ama ekliyorum: Bu takdirde hem ateizmi hem de dini tam olarak anlamış olur muyuz?
Mesele şu (sadece ateizm veya deizim ne bileyim sosyalizm vs. bağlamında düşünmeden) bulanmadan, donmadan akmak hoş da bulanmadan durulmak mümkün mü? İşte bulanmadan durulmak mümkün değil diyorum. Bulanmadan durulanların durumu, yazın kuruyan ilkbaharda biraz canlanan serçe parmağı kalınlığında dahi olmayan ve yatağını dahi ıslatamayan cılız mı cılız su olmaktan başka nedir ki? Ha bizim için bu kafidir diyorsa kişi, bu o kişinin bileceği bir şey.
Ez cümle bir şeyin hakikatini bilmek o şeyin zıddını bilmekle mümkündür.

21/04/2011 

Hiç yorum yok:

İşte benim idarecilik maceram!..

İşte benim idarecilik maceram!.. Hani şair benim bir de İstanbul maceram var, der ya işte o hesap benim de idarecilik maceram var. Şairin ma...