3 Aralık 2013 Salı

Matematik öğretmenleri niçin daha ziyade irrasyonel olurlar?

Matematik öğretmenleri niçin daha ziyade irrasyonel olurlar?

Gene enteresan bir soruyla başlayalım, matematik öğretmenleri niçin daha ziyade irrasyonel olurlar? Benim bu soruya verebilecek hazır bir cevabım yok ama gene de bir cevap denemesi yapmakta yarar görüyorum.
Matematik derslerinin kutsanması
Önce neden matematik derslerinin herkesçe kutsandığına, adeta fetiş (put) haline getirildiğine değinelim. Malum matematik zordur. Bu irrasyonel öncül, toplumun büyük çoğunluğu tarafından tartışmasız kabul edilmiştir. Tabi bu kabul matematikçilerin işine gelmiştir ve hala da gelmektedir. Toplumun bu batıl inancı matematikçi denilen zevatın cebini doldurur. Bu sebeple matematikçi denilen zevat hep bu korkunun, matematik korkusunun, onun zorluğuna dair inancın pekişmesine ve dolayısıyla bu çarkın bu şekilde sürüp gitmesine hizmet etmekten kendini alamaz.
Bunun adı kapalı devre bir kast sistemi mi?
Sistem niçin sorgulanmaz? Hayatta herkesten çok rasyonel olması gereken zümre, bu çarkın sürmesi için evveli para, ahiri ev-araba, der. Belki de böyle demek zorundadır. Çünkü ona başka türlüsü öğretilmemiştir. Bir tür kapalı devre bir kast sistemidir söz konusu olan. Matematikçiyi yaptığı işi etraflıca düşünmeyen hoca, formül ezberleterek yetiştirmiştir. Tabiatıyla o da hocası gibi yapmak zorunda kalacaktır.
Adam yalnız test çözdürecek ve bunun adı da öğretmenlik olacak
Adam elinde tuttuğu matematik ders kitabını havaya kaldırmış ‘hocam bunda hiçbir şey yok’ diyor. O kitapta çok şey olduğunu biliyorum da fazlasını söyleyemiyorum. Alışmış test çözmeye ve çocuklara test kitabı aldıracak, test çözdürecek, bunun adı da öğretmenlik olacak hem de en fiyakalısından.
Bugün sistem öğretmenlerden ileride
Matematikçinin ‘Hocam bunda hiçbir şey yok’ diyerek havaya kaldırdığı ders kitabında her formülün, problemin tatbiki bir açıklaması olduğunu biliyoruz. Hani hep sistem eleştirilir ya bu sefer sistemi savunayım. Yani kısaca anlayacağımız şu ki sistem bugün biz öğretmenlerden fersah fersah ileride. Özellikle matematikçilerimiz buna ayak diremekteler. Çünkü sistemin ne dediği anlaşılırsa ve yapılırsa kendilerini nimetten saymaya devam edemeyecekler. Ayrıca çok daha önemlisi sistemin dediğini anlayacak ve uygulayacak ne formasyona ne de düşünce alt yapısına sahipler. Matematikçilere haksızlık etmeyelim bu söylediğimiz öğretmenlerimizin çoğu için varit bir gerçekliktir.
Matematikçiler rasyonel bir alana çekilebilirse
İddiam şu ki matematikçiler rasyonel bir alana çekilebilirse toplumsal değişim ve gelişim o nispetle ve o hızla artacaktır. Bundan şüphem yok. İrrasyonalitenin damarlarımıza oldukça çok zerk edildiği bu toplumda rasyonalite insanlara ve hayata hakim olursa inanın işte o zaman toplumumuzu hiç ama hiç kimse tutamaz.
Coşkun bir nehir olduğumuz gerçeği
Yukarıdakilerden hareketle aklıma Batılıların devletimizin ve toplumumuzun ‘hasta adam’ olduğu ithamına karşılık II. Abdülhamit’in söylediği söz geldi. II. Abdülhamit, toplumumuzun değil hasta adam ‘yatağına sığmayan coşkun bir nehir’ olduğunu söylemiş. Gerçekten de bu coşkun nehir birtakım ezberlerle değil aklın ışığında ve öngörülerinde akmalıdır. Hani derler ya ‘su akar Türk bakar.’ Türk niye bakar. Türk çobandır, aklını kullanmasını bilmez, çünkü öğretilmemiştir de onun için bakar.
Bu sebeple Türk önce matematiği sonra Allah’ın koyduğu, kimilerince tabiat konunu da denilen, matematik kanunlarının hayata hakim olduğunu bilecek. İşte bu sayede Türk yükselecek. Türk’ün yükselmesi şüphesiz insanlığın yükselmesidir.
Peki bizim zorumuz ne matematikçilerle?
Yukarıdaki açıklamalardan da pek tabi anlaşılacaktır ki bizim kişilerle bir sorunumuz yok. Zorumuz matematikçilerin matematikçiliğiyledir. Eğer matematiği hakkıyla bilselerdi matematik toplumun büyük çoğunluğu için bir öcü olmazdı. Bir matematikçiye soruyorum, Müslümanların matematiğe katkısı nedir, bana bunu anlatır mısın, çıt yok. Bu nasıl iş? Matematikçi oturacak okuyacak. Bana matematik formüllerinin nasıl ortaya çıktığına dair hikâyeler anlatacak. Evet, o aynı zamanda bir hikâye anlatıcısı olacak test putperesti değil. Herhangi bir problem çözerken de o problemin yaşanılan hayatla irtibatını kurabilmeli ve yaşanılan hayatta nelere tekabül ettiğini açıklayabilmeli matematikçi. Ancak o zaman kurumlanmalarına gerek kalmadan gerçek bir saygınlık kazanırlar.


12/09/2011

Hiç yorum yok:

İşte benim idarecilik maceram!..

İşte benim idarecilik maceram!.. Hani şair benim bir de İstanbul maceram var, der ya işte o hesap benim de idarecilik maceram var. Şairin ma...