Volga Bulgarlarının bilgili insana karşı tavrıdır. Bulgarlar, 11. yüzyılda zekâsı ve bilgisiyle dikkat çeken bir insan çıkınca, “Bu adam tanrıya hizmet etmeye daha lâyık” deyip, boynuna bir ip geçirip ağaca asıyor ve çürüyene kadar ağacın üstünde bırakıyorlar. Zeki Velidî Togan, bu uygulamayı, toplumun yeniliğe karşı aldığı önlem olarak yorumluyor.
***
ABD’nin CIA denetimindeki “Human Rights Watch” adlı vakfından dolar alanların listesinde ise şu isimler boy gösteriyor: Ahmet Altan, Ertuğrul Kürkçü, Oral Çalışlar, Abdurrahman Dilipak, Nadire Mater, Şanar Yurdatapan, Ali Bayramoğlu, Koray Düzgören, Ragıp Duran, Eşber Yağmurdereli, İlker Demir, İsmet İmset, Fikret Başkaya, Haluk Gerger, Ayşenur Zarakolu, Mustafa İslamoğlu vb.
***
Kayısı çekirdeği, bir yönüyle odundur; ama aynı zamanda yeni bir ağacın tohumunu barındırır. Halka güvenmek, bir kayısı çekirdeğini toprağa dikmek gibidir. O çekirdek, bir gün filizlenip ağaç olacak ve meyve verecektir. Halkı yeteneksiz görmek ise, kayısı çekirdeğini odun parçasıdır deyip çöpe atmak gibidir. O zaman çekirdeğin odun olduğu kanıtlanmış olur. Dolayısıyla kayısı çekirdeğinin, hayat kaynağı mı yoksa odun mu olduğu, bütünüyle pratik bir sorundur ve kanıtlanması da pratiğe bağlıdır.
***
Bilindiği gibi, toplumlar, sınıflara bölündükten sonra tarih çağına girdi, başka deyişle uygarlaştı (civilisation). Uygarlığa geçiş ile özel mülkiyetin, ticaretin, meta ekonomisinin, devletin, ordunun, siyasetin, hukukun, ideolojinin, dinin ve sanatın doğuşu aynı zamana denk düşüyor. Uygarlık, toplumların sınıflara bölündükten sonraki kültürleridir. Kabile toplumunun uygarlığı yoktu, ama kültürü vardı.
***
İtalya’da, ulusal birliğin sağlandığı sırada, İtalyanca konuşanların oranı yüzde 2.5 idi.
***
Batı ve Doğu’nun kendi içinde bölünmesini, en iyi, Anadolu İhtilâli anlatır. Devrimci Doğu’nun temsilcisi olan Türkiye halkı, devrimci Batı’nın demokrasi yolunu izleyebilmek için hem emperyalist Batı’yla, hem de gerici Doğu’yla savaştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder