Bugünlerde Kur-an’ı Kerim’in okullarda seçmeli ders olarak okutulması için yasa yapıldı. Burada Mustafa İslamoğlu’nun bir sözüne yer vermek isabetli olacak. Hazret, biz Kur-an’ı hep yüzüne okuduk o da bizim yüzümüze güldü, mealinde bir söz söylüyor. Yani Türkçedeki yüzüne gülüp arkasından iş çevirmek deyimini hatırlatıyor ve Kur-an’ın hakkıyla okunmadığını söylemek istiyor.
Üstada kısmen katıldığımı beyan etmeliyim. Yalnız Kur-an’ı Kerim’in herkesçe okunabiliyor olması bir işimize yarar mı? El-cevap: Yaramaz.
Niçin mi? Anlatayım: Bugün 10 ev hanımından 6-7’si Kur-an’ı Kerim’i yüzünden okuyabiliyor. Hatta sürekli bir araya gelip -affedersiniz çay partisinden mülhem- Kur-an’ı Kerim partisi bile verebiliyorlar. Eğer bu gördüklerimiz bir yanılgı değilse Türkiye’de bir kültür patlaması olması lazımdı. Ama böyle bir patlama olmadı bugüne kadar.
Peki, yapılması gereken nedir? Önce problemi doğru teşhis edelim: Problem geçmişi yapan değerler sistemimizin modern hayat selinin önünde sürükleniyor olması ve tabiatıyla yok olması.
Benim teklifim naçizane şu: Eskinin abidevi eserlerinden en seçkin metinleri çocuklarımızla buluşturmak. Bu metinler umumiyetle tasavvufî metinler olacak. Çünkü tasavvufi metinler İslam’ın dünyaya, eşyaya bakışının tecessüm ettiği metinlerdir. Yani Kur-an’ı Kerim merkezli İslamî düşüncenin ete kemiğe büründüğü metinlerdir. Ancak bu metinler sayesinde geçmişi tevarüs ederiz ya da Hilmi Yavuz’un ifadesiyle söyleyecek olursak temellük ederiz.
Aksi takdirde Kur-an’ı Kerim’i ancak yüzüne okuruz o da yüzümüze güler. Zaten bol miktarda Kur-an’ı Kerim uzmanı var. Burada mesele Kur-an’ı Kerim uzmanı olmak değil ondan ilham alarak kurulan bir büyük medeniyetin anlaşılıp içselleştirilmesindedir.
Madalyonun diğer yüzüne gelince…
Burada sel metaforu kullandık. Denilebilir ki selin önünden kurtardıkların bir işe yaramaz. Bu da bir fikirdir. Ama bu fikir bizde köksüzlüğü icbar eder. Köksüzlük ise Yahya Kemal’den ilhamla yaraların en onulmazıdır.
“Derler: insanda derin bir yaradır köksüzlük;
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük.
Sızlatır bazı saatler dayanılmaz bir acı,
Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı.
Ruh arar başka teselli her esen rüzgârda.
Ne yazık! Doğmuyoruz şimdi o topraklarda!”/Yahya Kemal
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük.
Sızlatır bazı saatler dayanılmaz bir acı,
Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı.
Ruh arar başka teselli her esen rüzgârda.
Ne yazık! Doğmuyoruz şimdi o topraklarda!”/Yahya Kemal
sb 10/04/2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder