Hayat da basit bir oyundur zor olan onu basit yaşamaktır. Nasıl denecek şimdi. Ya da git işine “varak-ı mihr-i vefayı kim okur kim dinler” denecek ama olsun.
***
Hepimiz tutsağız. Zihnimizin içindeki derme çatma kulübelere tutsağız. Burada tuhaf olan zihnimizdeki dünyanın bir kasr olduğu veya şatafatlı bir dünya olduğu zehabı.Önce bu zehabın köküne kezzap dökmeyi teklif ediyorum, yani hard diske reset atmayı. Ancak o vakit hayatı daha farklı bir gözle görmeye başlar ve tabuları yıkarız. Tabuları yıkmadan hayat oyununu basit oynamamız mümkün değil. Bu durumda kaçınılmaz olarak kal’asına gol atılan hep biz olacağız.
***
Bir Türk allamesi kelimeleri ganganlarından sıyırmaktan bahsediyordu bir yazısında. Ben de zihnimize bilerek ya da bilmeyerek zerk edilen şeylerden sıyrılalım diyorum. Yalnız bunu somutlaştırmada zorluk çekiyorum. Çünkü somutlaştırma mevzuu beni her seferinde yedi başlı ejderle karşı karşıya getiriyor. Takdir edersiniz ki yedi başlı ejderle mücadele gücünden mahrumum. Yedi başlı ejder benim için ebülhevl. Ebülhevl’in sorularını cevaplandırmak içinse ilimle mücehhez olmak şart. Bu da zamanla olacak şey.
***
Belki yaran diyecek ki ‘hayatı kolaylaştırmaktan bahsediyorsun ama yazıların çok da açık değil, ne demek istediğin bir çırpı da anlaşılmıyor.’ Ben Aristo gibi düşünüp ninem gibi ifade etmek gereğine inanmışımdır hep. Bu konuda pek başarılı olmadığım kesin. Meseleleri francala hamuru gibi pişirmeden servis etmekteyim. Burada şunu da belirteyim. Ben daha ziyade konuşarak düşünürüm. Buna, yazarak düşünmeyi de eklemek amacım.
07/04/2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder