İki soru iki eleştiri
Hala şu şekilde sorular sorulabiliyor üniversiteye giriş ve deneme sınavlarında: "Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın giriş cümlesi olabilir?" Bu tip soruların doğru biçimi belki ‘hangisi bir metnin giriş cümlesi olabilir’ olmalıdır. Bırakın bir paragrafın giriş cümlesinin bir önceki paragrafa gönderme içerip içermemesini bir metnin ilk cümlesinde dahi kendinden önceki bir metne direkt olarak atıf yapabilir. Bu gayet açıktır.
Peki, hal bu iken neden bunca yıldır aynı mantıkla soru hazırlanır? Bunun cevabı açıktır. Bir gelenek, üzerinde pek kafa yorulmadan doğru ve yanlışlarıyla devam ettirilmek istenmektedir. Aslında bu zihniyet, geleneklerin tamamı için geçerli olup ayırca insanın değişmez kaderlerinden de biridir.
Geleneklerin değişimi çoğu zaman devrimle mümkündür. Devrimi yapan irade/zihniyet de bir zaman sonra geleneğe dönüşecektir. Geleneğe dolayısıyla statik kurallar manzumesine ya da çoğu zaman da manzumesizliğe dönüşen devrimci zihniyet, kendiliğinden muhaliflerine davetiye çıkaracaktır. Burada Sisifos efasanesindeki kısır döngü ya da dolap beygirliği kompleksi başka bir ifadeyle söylersek düven öküzlüğü durumu kaçınılmaz olmaktadır.
Gene üniversiteye giriş için yapılan deneme sınavında bir felsefe sorusu Mevlana hakkında düzenlenmişti ve ‘hangisi Mevlana için söylenemez’ deniyordu. Bu soruda doğru cevap ‘Mevlana aklı merkeze almıştır.’ gibi bir bilgiyi içeren c şıkkı idi. Bu soruyu soran mesneviyi gerçekten okudu mu okumadı mı merak ediyorum. Ama okuduğunu da zannetmiyorum.
Soru şöyle bir mantıktan hareket ediyor: Mevlana mutasavvıftır. Mutasavvıflar Allah’a ulaşmak isterler, fakat akılla değil gönül ve kalp yoluyla. Böyle bir öncül soruyu hazırlayana yanlış yaptırıyor. Soruyu hazırlayan aklıevvel arkadaş İslam kültürüne veya İslamî geleneklere hakim olsa ve Mesnevi’yi de okusaydı görecekti ki bu gelenek ve kültür içinde akla aslan payını Mevlana vermiştir.
Şimdi bu soruya muhatap olan orta mektep talebesinin zihninde oluşan Mevlana tasavvuru için ne diyeceğiz?Bu tasavvur kesinlikle yanlış oluşmuştur. Bu yanlışa belki de ilanihaye müdahale edilmeyecektir. Böylece kendi ellerimizle, öğrencilerimizin zihinlerinde kendi kültür kodlarımıza dair yanlış tasavvurlar oluşturmuş oluyoruz. Bu durumun daha doğru tespitle ‘zihinleri iğdiş ameliyesi’ olduğu üzerinde düşünülmelidir.
S. B. 19/04/2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder