Bu soruyu şu şekilde sormak da mümkün. Politize olmak mutlak manada kötü bir şey midir? Bu yazıda bu soruya cevap arayacağız.
Soruyu öğrenciler bağlamında ele alacak olursak politize olmak onlar için eğer ölçüsü kaçırılmazsa pek de kötü bir şey değil.Bugün öğrencilerin olabildiğince apolitik olduklarını görüyoruz. Apolitize olma durumu hiçbir konuda fikri olmayan, hayatla da yaşadığı çağla da düşünsel bağlamda ilgisi olmayan boş beleş insan tipini ortaya çıkarmaktadır.
Eğitimciler olarak çoğumuz okulda siyasete karşıyızdır. Bu çok saçma bir gerçeklik durumudur. İnsanların buna inanıyor olması en iyimser tabirle safdilliktir. Çünkü hiçbir bilgi, onu üretenin dünya görüşü ve politik görüşünden vareste değildir. Hiçbir insan da bu öğretmen olabilir öğretim görevlisi olabilir fark etmez, dünya görüşü ve politik görüşünden soyutlanarak görevini ifa edemez. Evvela burada anlaşmalıyız. Temennim o dur ki yeni anayasada devlet memurlarının da siyaset yapmalarını sağlayan düzenlemeye yer verilerek onların da insan oldukları ve belli ölçülerde siyaset yapmaya hakları olduğu gerçeği teslim edilir.
Tabi burada ‘politize olmanın ölçüsü ne, nereye kadar politize olunabilir’ türünden sorulara da esaslı, tatmin edici cevaplar verilmelidir. Lütfen buraya dikkat buyurulsun, yazının girişinde ‘politize olmak mutlak manada kötü bir şey midir’ derken ‘politize olmak mutlak manada iyi bir şey değildir’ de demiş oluyoruz.
Bilindiği üzere Türkiye’de özellikle yetmişli yıllarda liseler ve üniversiteler oldukça politikleşmiş, ideolojik çekişmelere sahne olmuştu. Bu çekişmeler çatışmaya dönüşmüş binlerce genç ölmüştü. Bunu bilmiyor değiliz. Fakat belli noktalara gelebilmek için bütün bunların da yaşanması kaçınılmazdı galiba. Acı bir şey ama bu, kimi yaramaz çocukların yaramazlığından ötürü orasını burasını yara bere içinde koyarak büyümesi gibi bir şeydir.
Meramımızı daha iyi ifade için bugünün lise talebesine bir örnek verelim. Bir talebem geçenlerde şöyle bir cümle kurdu: ‘Falanca yerde üniversite okuyacağım, orada devam edeceğim, profesör olacağım, sonra doçent. Niyetim uzmanlaşmak falan değil. Üniversitede döner sermaye vs. yaşar gideriz.’ Gördünüz mü bir lise son talebesi hem de Anadolu lisesi talebesi böyle bir cümle kurabiliyor.
Buradaki sorun ne ve bu soruna çözümüm ne? Ben sorunu öğrencilerin argo tabirle ‘ot’ gibi yetiştirilmesi olarak görüyorum. Eğer bu çocuk biraz politize edilseydi böyle bir cümle kurmayacaktı. Çünkü çeşitli meselelerle ilgili görüşümüz olması ve zihnimizin netleşmesi için kesinlikle bir nokta-i nazarımızın olması zorunludur. O nokta-i nazarı biz politize olarak veya bir ideolojinin pençesine düşerek(!) kazanabiliriz. Bu ne yazık ki kaçınılmaz bir şey.
Öğrencilerimin dünyayı ve ona dair meseleleri ve var oluş problematiğini anlamaları, bunlara dair pozisyon almaları için farklı görüşlerden ve bütünüyle politize olmamış köşe yazarlarını sürekli okumalarını tavsiye ediyorum. Eğer farklı görüşlerden değil de hep aynı görüşten üstelik de iyice politize olmuş yazarları okutursak bu durumda ortaya ideolojilerin deli gömleğini zihnine geçirmiş ve yalın kılıç meydana inmiş, her önüne geleni kılıçtan geçiren bir yobaz çıkartmış oluruz.
Görüşlerimizi toparlayacak olursak ideolojilerin pençesine düşmeden onları, birini veya bir kaçını yolumuzu aydınlatacak fener olarak kullanabiliriz düşüncesindeyim. Benim inancıma göre hakikat çok boyutlu bir şeydir. Hakikatin birbirinden farklı çehrelerini, biraz politize olarak biraz ideolojik bakış açıları kullanarak ve hiçbirine de mutlak manada teslim olmayarak tanıyabiliriz. Aksi bizi iliksiz, usaresiz ne idüğü belirsiz bir insan yapar. Nitekim bu tarz adamlar yetiştirmeye hızla devam ediyoruz.
13/05/2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder