Bediüzzaman vasfını gerçek anlamıyla hak eden Mustafa İslamoğlu’na Maraş Ashabı Kehf Mağarasındaki konuşmasında şöyle bir sual tevcih edildi: “İslam toplumları bilgi üretemiyorlar. Eşyaya hükmedemiyorlar. Eşyaya hükmedemiyorlar, ondan güçlenemiyor. Bilginin kaynağıyla ilgili bir sıkıntı mı var?”
İslamoğlu özetle şunları söyledi: “Temel problemimiz, ilimleri dini ilimler ve dünyevî ilimler diye ikiye ayırmamızdır. Kainat kitabı, hadisat kitabı, insan kitabı ve kitab-ı münzeli bu dört kitabı birlikte okumazsak Allah’ın muradını anlamayız ve kös dinleriz. Dolayısıyla kitab-ı münzeli yüzüne okuruz, yüzüne güleriz o da bizim yüzümüze güler. Merhum Hüccet-ül İslam Gazali’ye sitem ederim ara sıra. Derim ki üstadım keşke ihyayı ulumiddin yazacağına ihya-yı ulum yazsaydın. Gerçi kırılma çok önce başladı. Bu kırılmaların en belirgini maalesef Eşari kırılmasıdır. Bu toplum kelamda Maturudi’dir, fakat gizli Eşari’dir. Eşari ‘eşyanın yasası yoktur’ dediği gün biz bu işi kaybettik.Yani ateşin yakması Allah’ın ateşe verdiği tabiatından, yasasından kaynaklanmıyor.Ateşin yakması o anda ateşte Allah’ın yarattığı bir şeydir. Buzun soğuk olması onun tabiatından kaynaklanmıyor.Yani ateşin tabiatı yoksa suyun tabiatı yoksa yerin, göğün, böceğin tabiatı yoksa niye araştıralım.”
Bu cevapla İslamoğlu ‘neden geri kaldık’ sualine en esaslı cevabı vermiş oluyordu. sb17/05/2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder