3 Aralık 2013 Salı

Şifaî mi şifahî mi?

Tartışmasız doğrusu şifahîdir. İnternette konuyla ilgili ufak bir aramada Necmiye Alpay’ın (kendisini hiçbir şekilde tanımıyorum) Radikal’de şunları yazdığını gördüm:"Sözlü" demek isteyenlerin "şifahi" diyeceklerine "şifai" dediklerine sıkça rastlanır oldu. "Şifahi" sözcüğü Arapça "şifah"tan (=ağız) geliyor. "Şifai" ise olsa olsa şifa bulmakla, iyileşmeyle ilgili olabilir.” 
Benim burada maksadım bir dil yanlışına dikkat çekip bu dil yanlışıyla ilgili bir anekdotu sizlerle paylaşmak. Çalıştığım yerlerden birinde bir tarih öğretmeni arkadaş, 19 Mayıs törenlerinden birinde günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapmak üzere kürsüye çıktı. Orada sayın kaymakamım, sayın belediye başkanım ve sayın garnizon komutanım diyerek başladı konuşmasına.
Sonra… Sonra ne mi oldu?
Kraldan çok kralcı kesilen, işgüzar Milli Eğitim müdürlerinden müteşair ve entelektüel geçinen şahsiyet, durumdan vazife çıkardı ve arkadaşımızı yaptığı bu affedilmez(!) hatadan mütevellit şifaen (!)uyardı. Tabi bu şifaen uyarısı da yazılı(!) olarak sunuldu kendisine.
Hani ölür müsün öldürür müsün ya da ört ki ölem derler ya, tam o kabilden bir iş bu iş.
Önce şifaen değil şifahen diyemedi kimse veya komedinin farkına varamadı.
Tabi ne önemi var bunun, incir çekirdeğini dahi doldurmayacak şey kafayı taktığınız mesele diyebilir birileri. Böyle düşünenlere diyebilirim ki kardeşim, o zaman haddini bilecek mezkur şahıs, oturacak oturduğu yerde, önce maiyetindeki adamı koruyacak, şairlik, entelektüellik iddiasını da terk edecek.
Yetmedi, madem şair geçiniyor, şair komediye/saçmalığa isyan eden adamdır. Zaten başlı başına komedi olan bu törenlerde neden milletin oylarıyla seçilen adam ilk sırada telaffuz edilmez. Ya da neden kaymakam neyse de kimsenin tanımadığı ne işe de yaradığını bilmediğimiz garnizon komutanından bile sonra gelir protokoldeki yeri belediye başkanının?
Benim üzüldüğüm bu kertede bir antidemokratik bir anlayışa sahip oluşumuz ve bu durumun farkına kimsenin varmaması. Aymazlık o kadar iliklerimize işlemiş ki bu gibi antidemokratik durumlara karşı çıkaranlarımızın sayısı da yok denecek kadar az.
Bendenizin de gene aynı yerde başına gelene bakın
Fakirden de gene aynı yerde bu sefer çelenk sunma töreninde büyük bir hata sadır olmuştu. Fakir, töreni asker edasıyla sunmadığı için bilmeden borsanın düşüşüne dolayısıyla ekonominin çöküşüne, terörün patlamasına tabiatıyla ülkede büyük infiallere sebep olmuştu. Kaymakamın nerden buldunuz bu adamı sualine duçar olmuş, ertesi gün mezkur Milli Eğitim müdüründen yaptığım affedilemez hata için özür dilemeye gitmediğim için kara listeye alınmıştım. İlk fırsatta zararlı bir uzuvdan ilçeyi kurtarmak insiyakiyle çevre köylerden birine benim tabirimle sürülecek, okul idaresinin tabiriyle görevlendirilecektim.
Şahsen büyük çileler çekmedi bizim neslimiz. Ama yukarıda eleştirdiğim zihniyet, esasında tüm Türkiye’ye, eğitim camiasına hakimdir. Böyle bir zihniyet elinde gerçek ilim ve irfandan uzak yetiştirilmiş olmak bağlamında, bu zihniyete hakkımı helal etmiyorum. Bu zihniyet, bir ur gibi kesilip atılmadığı sürece de ülke gerçek anlamda refaha ve felaha ulaşamaz. Bilmiyorum, ifade çok mu ağır oldu? Ama düşünmeyi öğrenmemiş ve hiçbir türlü de öğretemeyen hazineden geçinmelilere söyleyecek başka bir söz de bulamadım.

Sb 23/05/2011

Hiç yorum yok:

Modern zamanların samimiyetsiz ilişkileri üzerine...

Her düşünceden, her görüşten çok sayıda arkadaşı olmak...Bana göre bu, köşeleri olmamak, demek olup şahsiyet yokluğunu gösterir.   Herkese m...