18 Temmuz 2013 Perşembe

Deli kızın çeyizi gibi kafalar ve kitaplıklar...

Bazı kişisel kütüphaneler deli kızın çeyizi gibi.

İsterseniz "deli kızın çeyizi" kelime grubunun ne ifade ettiğine bakalım:

Bu tabir, "bir yerde/mahalde hep aynı çeşit ürün/şey bulundurmak" anlamında kullanılır.

Şimdi sadede dönersek; kimi zevatın kütüphaneleri/kitaplıkları deli kızın çeyizi nevinde, hatta kafalarının içi dahi böyle.

Şopenhavır isimli bir filozof, bazı kişilerin çok kitap okuyarak aptalaştıklarını söylemiş.

Benim kanaatim çok kitap okumanın insanı aptallaştıracağı yönünde değil. Aksine hep aynı cins/çeşit ya da fikriyattan eserler okunması insanı aptallaştırır.

Nitekim çevremde bunun örnekleri mebzul miktarda var.

Kimi çok kitap (senede 100 küsür kitap) okumakla övünür. Heyhat hep aynı fikrin kitaplarıdır bunlar. Öyle değilse bile kendi fikriyatını benimsemeyen yazarları derinlemesine okumaz, okuyamaz .

Kimi hiç kitap okumaz. Zira 'lise ve üniversite yıllarında çok okumuştur' abisi, ablası! Ayrıca hakikat ona anadan ve atadan yadigardır! Lise ve üniversitede okuduğuna bile şükretmek lazımdır!.. Gerçekten de hakikata mazhar olduğunu düşünenler niçin okusunlar? Ben böylelerinin düşünceleriyle eylemleri arasında bir çelişki olmadığını düşünüyorum. Çünkü okumanın gayelerinden biri hakikati aramaktır. Bu tip insanlar da hakikata mazhar olduklarını düşündüklerine göre okumamalarında anlaşılmayacak bir husus yoktur.

Hasılı, hep aynı tür kitaplardan oluşan kütüphanelerimizi yeniden kurmalı ve her şeyden önemlisi kafalarımızın içindeki basit mi basit dünyalarımızı usanmadan, üşenmeden sil baştan yeniden inşa etmeliyiz.

sb 22/07/2012

Hiç yorum yok:

İşte benim idarecilik maceram!..

İşte benim idarecilik maceram!.. Hani şair benim bir de İstanbul maceram var, der ya işte o hesap benim de idarecilik maceram var. Şairin ma...