Olaylara gezi parkındaki ağaçların kesilmesinden duyulan rahatsızlık olarak bakmak yanlış. Gezi Parkındaki ağaçların kesilmesi despotizme giden yolda bardağı taşıran son damlaydı aslında.
Ne dedi başbakan 'ne yaparsanız yapın biz oraya topçu kışlasını yaparız.'
Demokrasilerde başbakan da olsanız her istediğinizi yapamazsınız.
Anlaşılıyor ki başbakan demokratik tepkileri kaldıramayacak kadar tahammülsüz.
Bu tepkileri aslında şu şekilde okumak mümkün:
Kurucu felsefeyle oynadı RTE. O kurucu felsefe üzerine yemin etmekle beraber her geçen gün altını oydu. Türklüğü ayaklar altına aldı. Laik eğitim sisteminin içini 4x3'le boşalttı. Üniter yapıyı zayıflattı. Eğer başarabilirse yeni anayasayla ülkemizin adı da gidecek. Anadolu Federe Cumhuriyeti olacağız.
Soru şu: Hep bunları RTE nasıl yaptı? Tabi ki dini kullanarak, din parfümlü sandık demokrasisiyle.
Unutulmasın ki Atatürk, bu memleketi RTE, BOP'a eş başkan olsun, Türklüğü ayaklar altına alsın, ülkeyi bölsün diye kurtarmadı.
AKP'nin 10 yıllık iktidarında özellikle son yıllarda yaptığı yanlışlara en yüksek perdeden bir başkaldırıdır bu tepkiler. Artık demokrasi yalanına karnı tok bu insanların.
İşin ilginç yanı dini hassasiyeti olan insanlar neden okumazlar? Bu adamların dini kullanarak büyük yahudi imparatorluğuna çalıştığını niçin görmezler?
RTE'nin kendi ağzıyla BOP'un eş başkanı olduğunu söylemesi bile yüce divanlık bir suç değil midir?
Bu hıyanet-i vataniyeyi bu millet niye görmez? Dindarlık demek gözünü ve kulağını tüm gerçeklere, Kur'anî gerçeklere bile kapatmak demek midir?
Bu arada polis hakları savunucuları türedi. Bu çocukların çoğu genç polisler. Onurlu ve gururlu çocuklar. Cemaatin polisi olarak görülmekten şikayetçiler.
İşte bunlara şunları söylemek istiyorum: Madem böyle bir dönemde polis oldunuz, bu milletin polisi olduğunuzu unutmayın. RTE'ler gelir geçer, Fetullah Gülen de ölürse cemaat diye bir şey kalmaz. O sebeple bu tür olaylarda serinkanlı olun. sb 1/6/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder